| Komisyon Adı | : | (10 / 123, 124, 125, 126) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonun çalışma takvimi, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesi ve Komisyona davet edileceklerin tespitine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .04.2016 |
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, bir şeyi paylaşayım: İlk sözü ben aldığım için olabildiğince saygılı, olabildiğince ölçülü ve hakikaten çok inanarak çocuk istismarı konusunun, özellikle cinsel istismarı konusunun önemine çok inandığım için, kırk üç yıllık da bir hekimlik deneyimiyle burada oturduğum için çok samimi olarak bu işin siyasetüstü olduğunu söyledim.
Şimdi, Değerli Komisyon Üyesi Mehmet Metiner anladığım kadarıyla burada kendini diğer Komisyon üyelerine ayar vermekle görevli sayıyor.
BAŞKAN - Hüsnü Bey, bunu... Yani ben tabii, o arada yoktum, demek ki... Niye bu kadar üzerinde duruluyor?
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Siz yoktunuz, Hanımefendi burada, ben söylediklerini not aldım, o da kendisi yanıt verir.
BAŞKAN - Ya, on dakika gittim ben, on dakikada mı?
MEHMET METİNER (İstanbul) - Biz siyasi noktadayız... Bu tür siyasi atraksiyonlara gerek yok.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - O konuda...
MEHMET METİNER (İstanbul) - Biz birbirimize ayar da verebiliriz, bunlar...
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Ben konuşuyorum, şimdi sen sus, sonra cevap verirsin kardeşim, tamam mı!
MEHMET METİNER (İstanbul) - "Sen" diye bir şey yok, saygılı ol!
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Ben konuşurken sus!
MEHMET METİNER (İstanbul) - Saygılı olacaksın!
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Sen saygılı olacaksın!
MEHMET METİNER (İstanbul) - "Sen" diye hitap etme!
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Söz almadan konuşma, o kadar!
MEHMET METİNER (İstanbul) - Sesini yükseltme, sesini yükseltmeden konuş!
BAŞKAN - Sayın Metiner...
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Edepli konuş sen ilk önce!
MEHMET METİNER (İstanbul) - Saygısız olma!
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Sen kimsin be!
MEHMET METİNER (İstanbul) - Sen kimsin! Kimsin sen!
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Ben bu Komisyonun üyesiyim, Başkandan söz aldım.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Ben de bu Komisyonun üyesiyim.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Sen kimin adına konuşuyorsun, söz aldın mı?
BAŞKAN - Sayın Bozkurt, beni dinler misiniz.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Saygısızlık yapıyorsun!
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Önce söz alacaksın Başkandan.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, bu Komisyon çalışacaksa bu konuyu çözmemiz gerekiyor.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Bu konuyu burada çözmeden olmaz.
BAŞKAN - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakınız, biz çocuklar için burada toplandık, öyle birbirimize ayar vermek için toplanmadık.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Tamam, şimdi onu konuşalım.
BAŞKAN - Eğer çocuk için çalışacak olan varsa, buyursun gelsin çalışsın yani ben arada tabii, on dakikalığına gittiğimde ne oldu, kim kime sataştı onu bilemiyorum.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Başkan Vekilimiz buradaydı, tabii, ben ona uyarak cevap vermeye çalışıyorum.
BAŞKAN - Burada herkes, kime söz vermişsem düşüncelerini en açıklıkla ifade edebilir, hakaret sınırlarını taşmadan ifade edebilir; kimse kimseden alınmasın, yani siyasi düşüncesini de açıklayabilir, yani bu konuda bir mahzur da yok yani siyaset öyle kötü bir şey de değil ama çocuğun menfaati, üstün yararı bizim gözeteceğimiz bir husustur. Burada eğer cevap verilmesi gerekiyorsa konuşma bittikten sonra düğmeye basalım -zamanımız var- konuşma bittikten sonra söz alalım, cevabını verelim. Yani bir kavgaya dönüştürmek bize yakışmaz.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Anladım ama yani şimdi, o zaman arkadaşımız söz almadan konuşmayacak, söz hakkını siz bana verdiniz, müsaade ederseniz devam edeyim.
BAŞKAN - Sayın Bozkurt, siz devam edin, daha sonra ben sırayla söz vermeye devam edeceğim.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Herkes istediği yanıtı verir, biz kendileri konuşurken en ufak bir müdahalede bulunmadık, Başkan Vekilimiz burada, bastık düğmemize...
BAŞKAN - Komisyonlarda Genel Kurul gibi değildir, biz komisyonlarda çalışıyoruz, yani komisyon iş üretme yeridir, komisyonlarda öyle kavga gürültü olmaması gerekir. Herkesin söz hakkı sonuna kadar var...
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Biz de ilk defa komisyona gelmiyoruz, her ne kadar yeni milletvekiliyiz, daha 7 Hazirandan bu yana vekiliz, dolayısıyla, sizin kadar çok deneyimimiz olmayabilir ama komisyonda ne şekilde konuşulacağını, usulü, erkânı biliyoruz, o nedenle zaten Mehmet Metiner konuşurken ben hiç müdahalede bulunmadım, Sayın Başkan Vekilimiz de Komisyonu yönetiyordu, hatta Mehmet Bekaroğlu müdahale ettiği zaman da kendileri söz vermediler, Mehmet Metiner konuşurken de ben not aldım, şimdi o notlarım üzerinden eğer izin verirseniz konuşmama devam etmek istiyorum.
Şimdi, "ayar vermek"ten şunu kastediyorum: Bakınız, burada Komisyon 15 üyeden oluşuyor, 9 üye Adalet ve Kalkınma Partisi, 4 üye Cumhuriyet Halk Partisi, 1 üye Halkların Demokratik Partisi, 1 üye de Milliyetçi Hareket Partisi. Dolayısıyla, burada herhangi bir Komisyon üyesinin "Ben siyasi konuşma yapıyorum." deyip ondan sonra da işte "Bu Komisyon kurulurken kıyameti koparanlar, toplantı üzerine toplantı yapanlar, Mecliste bilmem ne yapanlar..." diyerek böyle amiyane tabirler kullanıp ondan sonra da "Niye buraya gelmiyorlar..." Ben birinci toplantıya katılamadım yani katılamama gerekçem de, bir gün önce ben toplantıyı basından duydum yani "Şu gün toplantı var." diye basından duydum, Kastamonu'da parti göreviyle denetimdeydim, nasıl geleceğim buraya? Yetişemedim. Dolayısıyla, bu tür şeyleri de irdelemek, yani Komisyon toplantısına hangi üyenin katılıp katılmadığını irdelemek diğer Komisyon üyesinin görevi olmaması gerek. Sonra, bakın, kendi ifadelerinden okuyorum: "Her Allah'ın günü araştırma komisyonu önerisi veriliyor, iyi ki bunlar reddediliyor; bundan sonra araştırma komisyonu kurulmasın." Şimdi, bu Allah aşkına, Çocuk İstismarı Komisyonunun...
JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Hayır...
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Hanımefendi, bir itiraz mı var? Buyurun.
BAŞKAN - Evet, siz devam edin.
JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - "Katılım yüzünden" dedi, eksik söylemeyelim.
BAŞKAN - Benim duymadığım şeyi nasıl duyuyorsunuz Hüsnü Bey?
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Yani siz duymadığınız için yazılı okuyorum: "Her Allah'ın günü araştırma..."
BAŞKAN - Yok, yok; Jülide Hanımın sözünü ben duymadım, siz duyuyorsunuz.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Büyük Millet Meclisinde Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluğu hangi araştırma önergemizi kabul ediyor ki? Yani bu Komisyonun da hangi saikle kurulduğunu çok iyi biliyoruz, o gün hepimiz Meclisteydik; pekâlâ, Çocuk İstismarı Komisyonu önerisi AKP oylarıyla reddedildi, reddedildikten sonra herhâlde kendi tabanlarından gelen tepkiler nedeniyle olsa gerek, Sayın Naci Bostancı bizim diğer grup başkan vekilleriyle akşam sekizden sonra toplandılar "Ortak bir önergeyle komisyon kurulsun." kararı çıktı, ertesi gün bu ortak önerge verildi. Bunların hepsini Mecliste yaşadık. Dolayısıyla, ben en azından, yedi sekiz aylık milletvekilliğim sürecinde verdiğimiz sayısız konudaki değişik Meclis araştırma önergelerinden ilk defa bir önergenin 4'lü komisyon önerisi olarak kabul edildiğini gördüm. Örneğin Suruç katliamından sonra verilen "Terör olayları araştırılsın." önergesi de, terör olayları gibi ki o zaman daha temmuz ayıydı ve yine Sayın Mehmet Metiner'in burada söylediği gibi "İyi ki reddediliyor." dediği şekilde reddedildi, ondan sonra geldiğimiz nokta da ortada.
Şimdi, bakın, "partilerüstü davranma", "ahlak", işte, "Ben siyasi kimliğimle konuşuyorum.", "Dernek ve vakıfların üstüne gitmeyelim.", "Bu işi dernek ve vakıfların üstüne yıkmayalım.", "Efendim, tarikat, vakıf sorgulamasına döndürmeyelim." Arkadaşlar, biz bunu tam da Karaman mahkemesinde gördük, tam da Karaman mahkemesinde gördüğümüz tavır budur. Değerli arkadaşlarım, Karaman mahkemesinde sayın ağır ceza reisi orada 20'ye yakın baroyu müdahil olarak alırken... Ben hukukçu değilim, Sayın Başkan, zatıâliniz hukukçusunuz, herhâlde müdahillik olaydan mağduriyeti içeren bir haktır mahkeme tarafından verilen yani orada bu olay nedeniyle mağdur olan taraflar müdahil olur. Yani kendi vakıf kaçak evinde 9 çocuğun tecavüze uğradığı raporlarla sabit olan bir vakıf ve dernek orada müdahil olarak kabul edildi, bu meyanda, işte, birtakım barolar da kabul edildi... Şimdi, burada da aynı, yani orada böyle beş saatin içinde "sapık" denilen bir adama, 54 yaşında, üstelik bu adam aynı zamanda Karaman'da önemli bir okulda da öğretmen -"öğretmen" lafını tırnak içinde kullanıyorum- bu öğretmen kişi aynı zamanda bir vakfın kaçak evinde ve kaçak yurdunda denetmen olarak kalıyor -Karaman olayını anlatıyorum- Valiye soruyorsunuz "Haberim yok." diyor, Valinin üç gün sonra fotoğrafı çıkıyor; Eğitim Müdürüne soruyorsunuz, "Benim böyle bir evden, yurttan hiçbir şekilde haberim yok..." Yani bunu şunun için anlatıyorum: Sayın Mehmet Metiner burada "İşte, bu işi vakıflara..." Hayır, asla öyle bir kastımız yok, katiyen kimsenin üzerine bir şey yıkma derdimiz yok ama burada eğer neyi konuşacağımız başka üyeler tarafından sınırlanacaksa, biz konuşurken sizin Başkanlık Divanınız oturup neyi anlattığımızı da ayrıca tercüme edecekse buranın sağlıklı bir çalışma yürütmesini çok mümkün görmem, her ne kadar -dediğim gibi- Meclis çalışmaları konusunda sizler kadar tecrübeli olmasak da...
BAŞKAN - Estağfurullah.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - ...ciddi bir bu tür çalışma pratiğimiz vardır.
Şimdi, dağa kaçırılan çocuklar konusunu gündeme getiren sayın arkadaşımıza anlatalım, tarikat evlerine kaçırılan çocuklara da bakacak mıyız? Küçücük yaşta, bakın, dün kaçak bir kreşte küçük bir çocuğun yaramazlık yaptığı için daha büyük çocukların sınıfına götürülüp dövdürüldüğünü televizyon ekranlarında izledik. Bunun hiçbir şekilde vakıfla, dernekle, tarikatla falan bir alakası yok. Bu alan denetimsiz.
BAŞKAN - Şimdi, Hüsnü Bey, kaçıranın kimliğine, siyasi düşüncesine...
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Tam da onu anlatıyordum.
BAŞKAN - ...ideolojisine bakmaya gerek var mı ya? Bunu sormak bile hata değil mi? Tarikat kaçırmışa tabii ki onun da üzerine gideceğiz...
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Sayın Başkanım, uygun görürseniz karşılıklı konuşmayalım.
BAŞKAN - ...ama bunu söylemek bile aslında şey değil mi?
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Bakın, biz burada yarım saat...
MEHMET METİNER (İstanbul) - Benim de tam olarak söylediğim buydu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başkan, siz bile konuşmaya müdahale ediyorsunuz.
BAŞKAN - Hayır, müdahale etmiyorum, anlamaya çalışıyorum ya.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Yok, yok, ben karşılıklı konuşmaktan hiç çekinmem de burada biz yarım saat bir beyefendinin hepimize nasıl çalışmamız gerektiği konusunda yaptığı bir vaaz dinledik, ben bunu anlatıyorum; bu doğru değil, birincisi. İkincisi de şu: Bakın yani bir tarikat veya vakıf veya dernek yargılaması, sorgulaması burada tabii ki yapmayalım, tabii ki yapmayalım çünkü bu çocuk istismarı...
BAŞKAN - Onu da yaparız gerekirse, yaparız, zamanı geldiğinde onu da yaparız.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Hayır, bakın, bir şey diyeceğim Sayın Başkan.
Çocuk istismarı konusu o kadar önemli bir konu ki ve o kadar yaygın ki bakın, ben iki günlük bir araştırmayla tam 4 sayfa, dağdan bayırdan, yani inanılmaz bir şey çıktı, sizde çok daha fazlası vardır.
BAŞKAN - Daha fazla.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Şimdi, bu kadar önemli bir konuda eğer olayı biz götürüp de "Ensar vakfı kapatılsın..." Bitti mi? Bitmez. KAİMDER'i kapattık, bitti mi? Bitmez. Onun için, bu olayı eğer Ensar ve KAİMDER üzerinden götürürsek son derece yanlış bir iş yapmış oluruz, kendi komisyon raporumuzda da aynı şeyi ben bizzat buraya koydum. Onun için, derdimiz KAİMDER, Ensar değil, derdimiz şu: Bu ülkede ciddi bir zaaf var, bu noktada ben o önerilere aynen katılıyorum yani biz önce uzmanları, sonra akademisyenleri, sonra "sivil toplum örgütü" dediğimiz örgütleri, sonra sendikaları, dernekleri falan dinleyelim; bu bakanlıktan gelecek arkadaşlar zaten bu işi becerselerdi bu konudaki bir komisyonun kurulmasına da gerek olmazdı. Onun için bakanı makanı, yani çağıracaksanız çağırın, sayın bakanları da dinleyelim ama ben kesinlikle daha çok bu konuda çalışma yapmış olan sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, derneklerin, özellikle eğitim iş kolundaki sendikaların dinlenilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.
Bakın, lütfen hassasiyetimizi anlamaya çalışın, herkesin aynı hassasiyet içinde olduğunu düşünüyorum. Ya, arkadaşlar, bu ülkede 3 yaşında bir çocuk tecavüze uğradı, bağırsakları parçalandı ve öldü ya! Arkadaşlar, insanlar ölüyor! Dolayısıyla, bizim burada yani yok "Efendim, ben siyasi kimliğimle konuşuyorum." Yok "Siyaset de bu kadar kötü değil." Yok "Efendim, işte, siyaset de..." Yani ya, Allah aşkına, 65 yaşında adamız, bu tür dersler almaya ihtiyaç yok, kaldı ki eğer bu konuda bir polemiğe molemiğe gireceksek her türlü polemiğe de girerim...
BAŞKAN - Polemiğe izin vermeyiz, bu Komisyonda...
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - ...yani hanımefendilerle de gireriz, beyefendilerle de gireriz yani öyle biz konuşurken bu tür tavırlara gerek yok.
BAŞKAN - Hüsnü Bey, bakın, kırk üç yıllık hekimliğinden yararlanmak istiyoruz.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Bizler de âlâsını biliriz.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Vallahi, denersin, yaparız kardeşim, yani hiç sıkıntı yok, evelallah...