KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET METİNER (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Burada olmadığınız için sizin de bilmeniz açısından kısa bir girizgâh yapayım.

HDP adına katılan milletvekili vekâleten katıldığını söyleyince biz de usulen dedik ki: "Ya, vekâleten kimse bir diğerinin yerine katılamaz ama her milletvekili her komisyonda düşüncelerini özgürce beyan eder." Ağzımızdan böyle bir laf çıkar çıkmaz bir CHP'li milletvekili, muhatap almadığım için, polemik olmasın diye ismini zikretmiyorum, "Akıl verme, akıl verme; aklını kendine sakla." gibi... Böyle başladı, yani öyle bir laf söylememiş olsa zaten benim kendisine bir şekilde cevap verme ihtiyacım da olmayacak. Ben her bir milletvekilinin her bir komisyona katılıp kendi düşüncelerini özgürce dile getirme hakkına sahip olduğunu söyledim zaten. Kendi kişisel görüşlerimi nasıl açıklayacağıma ben karar veririm. Yani düşüncelerimi özgürce açıklayabilirim. Efendim, "Ağız veriyor.", "Komiserlik taslıyor.", "Ayar çekiyor." Bunlar hoş şeyler değil arkadaşlar. Ben sadece siyasi kimliğimle konuştuğumu söyledim, hiçbir konunun da siyasetüstü, siyaset dışı olmadığını söyledim ama partilerimizin mülahazalarını dışarıda tutarak insani bir siyaset de inşa edebileceğimizi ve ortaklaşabileceğimizi söyledim, tam da bu nedenle bu Komisyonu kurduğumuzu söyledim. Bundan rahatsızlık duymak niye, anlayabilmiş değilim.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bakınız, bazı arkadaşlarımız şu anlayışlarını terk etsinler: "Biz her konuda her şeyi söyleme özgürlüğüne sahibiz ama zinhar siz söylemeyin." Diyelim ki "Teröre destek veririz." Bu bir ifade özgürlüğüdür, tamam. "Terör örgütünü meşrulaştırabiliriz." Bu da bir düşünce özgürlüğüdür. Terör örgütüne haklı olarak mücadele veren güvenlik güçlerini...

BAŞKAN - Düşünce özgürlüğü kapsamında değil ama teröre destek vermek, şiddet hiçbir hukuk düzeninde korunmaz.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Hayır, bütün bunları ifade özgürlüğü olarak kabul ediyorlar bu veya başka partiden arkadaşlarımız.

BAŞKAN - Hukuk kabul etmiyor onu.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Şimdi, biz herhangi bir konuda şiddete başvurmaksızın kendi görüşlerimizi söylediğimiz andan itibaren...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Etik konuşalım Başkan, şimdi, edebiyat yapmasınlar burada, politika yapmasın; burada çocuğu konuşuyoruz.

BAŞKAN - Ama siz ne konuşacağını... Şöyle, bitirsin.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Şimdi, bakınız, ben konuşurken birileri müdahale etmeyecekti.

BAŞKAN - Bitirsin.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bakın, o bunları farklı yönlere çekiyor, o farklı yönlere çekerse biz de çekeriz.

BAŞKAN - Hüda Hanım...

MEHMET METİNER (İstanbul) - Bakınız, burada Komisyon üyesi değil ve Komisyonun insicamını bozuyor, buna hakkı yok.

BAŞKAN - Komisyon üyesi olmayan milletvekilleri de gelebilir.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Ya, siz üyesi olarak bozuyorsunuz insicamı zaten.

BAŞKAN - Hüda Hanım, müdahale etmeyin, bitirsin.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Ortalığı karıştırmayın lütfen.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Ya, ben zaten karıştırana karşı bunları söylüyorum.

MEHMET METİNER (İstanbul) - İşiniz gücünüz ortalığı karıştırmak, Türkiye'yi karıştırdığınız gibi burayı da karıştırıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Metiner, toparlayalım.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Onları siz karıştırıyorsunuz, tam sizin kafanız bu işte!

BAŞKAN - Şimdi, çalışma usulleriyle ilgili tekliflerinizi alalım. Siz verdiniz herhâlde değil mi? Önceki konuşmada verdiniz.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Sevgili Başkan, bakınız...

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Yani burada hiç kimseye ayar vermedim ama hiç kimsenin de bana ayar vermesine izin vermem.

İki: Her birimiz siyasetten geliyoruz, bazı kelimelerin arkasındaki satır aralarını yakalamasını biliriz. Biz AK PARTİ'li Komisyon üyeleri olarak birbirimizin komiseri değiliz, gerekirse birbirimize her türlü katkıyı sağlarız. Burada başkasının "komiser" filan gibi lafların arkasında başka bir şey yapmasına gerek yok; kendi partisiyle ilgili konuşsun, kendi üyeleriyle ilgili konuşsun, bizimle ilgili olarak lütfen konuşmasın. Kimse burada komiser değildir, kimse buraya vaaz vermeye gelmiş değildir ama demin tehdit ettiğimi de söyledi. Bakınız, uygunsuz ne kadar kelime varsa söylendi, "Çarpıtıyorsunuz." dedi, "Ortalığı..." Hepsini kendisine iade ediyorum. Yani siyasi etik konusunda konuşmaya hakkı olmayan bir partinin gelip burada etikten, siyasetten bahsetmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Eğer biz polemik yapacaksak bu karşılıklı olur ama "Ben her türlü polemiği yapayım, suçlamayı yapayım, siz de içinize çekin." deniyorsa bu kabul edilemez Başkanım. Anlaşacaksak burada karşılıklı anlaşalım. Hiç kimse kişisel polemiklere, siyasi polemiklere girmesin. Buna uymazsak namerdim. Kendi adıma söylüyorum, hadi "komiser" sıfatını tekrar vurmasın diye ama "Biz her türlü şeyi söyleyelim, gerekirse emir kipiyle konuşalım 'çıkarın', 'edin' diye, gerekirse suçlayalım ama siz lütfen cevap vermeyin, polemik olur." Bakınız, demin tehdit ettiğimi de söyledi, bir milletvekili bir milletvekilini tehdit etmez. Kendi partisinin milletvekilinin neler söylediğini ya duymadı ya duymazlıktan geldi. "Gösteririz nasıl yaptığımı." diyor. "Denerseniz biz de görürüz, gösteririz." dedim, o lafı kullanmasa bu cevabı almaz. Bizim de Komisyon üyelerinden ricamız şu: Her birimiz özgürce fikrimizi söyleyeceğiz. Ben siyasi kimliğimle buradayım, siyasi kimliğimle konuşmaya devam edeceğim ama bu insani bir meseledir, insani bir siyaset inşa etmemiz gerekiyor, ortaklaşmamız gerekiyor, bu saatten sonra polemikler yapılmazsa biz sadece münhasıran bu konuyla ilgili çalışmalarımızı uhulet ve suhuletle yürütürüz ama gökyüzünden düşen bir meteor taşını da AK PARTİ'ye bağlayan bir anlayışa elbette ki bizim de verecek cevabımız olur.

Teşekkür ediyorum.