KOMİSYON KONUŞMASI

ADNAN KESKİN (Denizli) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, bürokrasimizin ve basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan sunuş konuşmasında önümüzdeki dönemde kara yollarına, deniz ulaşımı ve demir yolu ulaşımına ciddi yatırımların yapılacağını vurguladı. Sunumunuzun içerisinde herhangi bir stratejik tercihin olmadığını gözlemledim. Geçmişte olduğu gibi aynı stratejiyle ulaşım politikamızın sürdürüleceği anlaşılıyor, hatta konuşmanızda, önümüzdeki dönemdeki ulaşım politikasına dönük yatırımların yine kara yolları ağırlıklı devam edeceği anlaşılıyor. Tabii, bir siyasi tercihtir bu. Türkiye'de şu an zaten yük taşımacılığının yüzde 95'i, yolcu taşımacılığının yüzde 90'a yakını kara yollarıyla yapılıyor. Türkiye açısından kara yolu taşımacılığının ciddi sıkıntıları ve riskleri var, önce çevre kirliliği yaratması açısından, karbon emisyonu açısından ciddi olumsuzlukları söz konusu, trafik açısından getirdiği sıkıntıları arkadaşlarım dile getirdiler.

İki: Kara yolu taşımacılığının bu sorunların yanında asıl Türkiye için enerji açığı açısından, cari açık açısından getirdiği büyük yükler var. Kara yolu taşımacılığı yaygınlaştıkça cari açığımız da maalesef artmaya devam ediyor. O nedenle Türkiye'ye yeni bir ulaşım stratejisini getirmek gerekiyor yani demir yolu taşımacılığına ağırlık veren bir ulaşım stratejisinin ciddi bir şekilde izlenmesi gerekiyor. Her ne kadar arkadaşlarımız Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde demir yollarında "Nurlu Ufuklar" açıldığına ilişkin tezler, iddialar ortaya koydularsa da hiç böyle bir gerçek yok. İktidarınız döneminde 1.760 kilometrelik demir yolu ağı gerçekleştirilmiş. Türkiye'nin daha geniş boyutta bu konuda yatırıma ihtiyacı var. Ben önümüzdeki yıllarda en azından ulaşım stratejimizin demir yolu ağırlıklı olarak şekillenmesinin zorunlu olduğu kanaatindeyim.

Türkiye'de haberleşme özgürlüğü çok ciddi bir sıkıntının içerisine girmiştir. İnsanlar korku ve endişeyle bu özgürlüğünü kullanabilmekte, telefon ve ortam dinlemeleri Türkiye insanının günlük yaşamının doğal bir parçası hâline gelmiştir. Tabii, İnternet'le ilgili yasaklama getirilmesine ilişkin alkış tutan arkadaşlarımız oldu. Ben bunu çok anormal görmüyorum, çok yanlış bir yaklaşım olarak görmüyorum çünkü arkadaşım, içinde bulunduğu yapının bu konudaki genel tercihlerinin bir tercümesini yaptı. Şöyle geriye doğru biraz belleklerinizi zorlarsanız Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde Türkiye'de önemli yasaklar uygulamaya aktarılmıştır. Doktorlara muayene yasağı gelmiştir, dershanelere yasak getirilmiştir, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nda önemli değişikliklerle ona da yasak getirilmiştir, okullarda kolsuz gömlek giyme yasağı getirilmiştir, fezleke inceleme yasağı getirildi, şimdi, yeni adalet reformunda ona daha yeni boyutlar kazandırarak avukatlar, savunmanlar iş yapamayacak bir konuma getirildi, kızlı erkekli okullarda beraberce eğitim görme yasağı getirildi, sezaryen ve kürtaj yasağı getirildi, alkol yasağı getirildi. En sonda da İnternet yasağı getirilmişti, Allah'tan Anayasa Mahkemesi imdada yetişti, bütün çağdaş toplumların kullanmış olduğu bu haberleşme olanağından Türkiye insanı da yararlandı.

Sayın Bakan, tabii, Türkiye gibi tasarruf olanaklarının güç olduğu ülkemizde, özellikle özel sektörün mesafeli durduğu alanlara ve coğrafya parçalarına yatırım yapmadığı bir süreçte devletin devreye girmesi doğrudur, sağlıklı bir tercihtir. Ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan Türkiye'nin böyle bir tercihe, böyle bir uygulamaya ihtiyacı var ama bu yatırımların, harcamaların bütçenin şeffaflık, hesap verilebilirlik ilkesine uygun olması gerekiyor. Gerek geçen yıllardaki Sayıştay raporlarında gerek bu yılki Sayıştay raporlarında Bakanlığınızın ve bağlı kurumların bu konulara uygun davranmadığını -uyarılarına rağmen, Sayıştay raporlarına rağmen- geçen dönemlerde uygulanan, devreye sokulan yanlışlıkların bu yıl da devrede olduğunu görüyoruz.

Bakınız, Sayıştay raporlarında bütçelerdeki ödeneklerin tahsis edildikleri işlerin dışında kullanıldığı belirtiliyor. Bu, en azından Parlamentoya bir saygısızlıktır, Parlamentonun bütçe yapma hakkına bir gölge düşürme yaklaşımıdır. Yatırım programında yer alan ve bütçeyle ödenek tahsis edilen projelere ait ödeneklerin başka işlere tahsis edilip kullanıldığı belirtiliyor. Ödeneği bulunmayan işler için ihalelere çıkıldığı söyleniyor ve asıl önemlisi, ihalelerle ilgili Bakanlığın bir uygulamasının Türkiye'ye verdiği zarar dile getiriliyor. Sayıştay raporunun 3 no.lu bulgusunda şöyle bir değerlendirme var: "Yaklaşık maliyetle ilgili uygulama ciddi bir sorun. Bu sorun Sayıştayca düzenlenen 2013 ve 2012 raporlarında, KİT raporlarında yer almış, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları raporunda bu konu irdelenmiştir. İdarenin yaklaşık maliyet hesaplarında fiilî maliyetlere göre ilgisi olmayan, hesaplandığı belirsiz olan ve gerçekle uymayan yaklaşık maliyetler üzerinden yaptığı ihaleler ile yol açtığı fiilî durum sonucunda, yaklaşık maliyetle esas miktarların idare tarafından doğru tespit edilmemesiyle sözleşmenin uygulanması arasında yüklenicilerin yüksek fiyat verdikleri iş kalemlerine ait miktarların artırılması toplu proje maliyetini artırmaktadır." Bugün gazetelerde de yer aldı. Bu uygulamanın sonucu olarak Bitlis-Bakü-Tiflis-Kars demir yoluyla ilgili yapılan ihalelerdeki yaşanan olumsuzluklar. Üç kez bu projeyle ilgili ihale yapılmış, maalesef tahminlerin ötesinde proje maliyeti ortaya çıkmış, şu ana kadar 500 milyon dolara yakın para harcanmış, yargı tarafından yapılan bu ihale iptal edilmiş, tekrar iptal edilen müteahhide verilmiş ve şu an bu projenin hayata geçmesi için 500 milyon liralık daha bir ödeneğe ihtiyaç olduğu vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, bu konuda daha duyarlı bir yaklaşımın, ihale yönteminin devreye sokulması gerekmektedir.

Sayın Musa Çam konuşması sırasında helikopterle ilgili bir değerlendirme yapmıştı. Arkadaşlarımız oradan tabii bu konuşmanın yanlış olduğunu vurguladılar fakat ben bir başka konuşmanızla ilgili sizden bir bilgi istiyorum. 26/9/2014 tarihinde bir demeç vermişsiniz. Orada Türk malı yolcu uçağı üretiminin gerçekleştirileceğini vurgulamışsınız, tamamıyla Türkiye'deki teknik imkânlarla bu işin gerçekleşeceğini söylemişsiniz. Herhâlde aradan bir yıla yakın bir süre geçtiğine göre bu konuda da belli bir mesafe alınmıştır, en azından uçağın prototipinin üretilmiş olması gerekiyor.

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - O açıklamam bir ay önceydi.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Evet, dokuzuncu ayda, pardon, özür dilerim.

Bu konuda nedir aşama, nasıl bir gelişme vardır? O konuda bilgi verirseniz sevinirim.

Şimdi, size yine Bakanlığınızla ilgili bir usulsüzlük sorununu dile getireceğim. Devlet Hava Meydanları İşletmesinde yapılan ihalelerin 9 tanesinde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla Bakanlıktaki 24 görevli hakkında dava açılmış Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesinde. Adana Adnan Menderes Havaalanı'ndaki alımlarda, Esenboğa Havalimanı, Bursa Yenişehir Havalimanı'ndaki alımda, Sivas ve Elâzığ Havalimanı için alınan alımlarda, Mardin Hava Meydanı ihtiyacı için, Şanlıurfa Hava Meydanı ihtiyacı için, Çanakkale Meydanı, Antalya Süleyman Demirel, Tokat, Kahramanmaraş, Adıyaman, Muş, Kayseri, Diyarbakır, Konya, Siirt, Sinop, Merzifon, Balıkesir, Van Ferit Melen havalimanları ihtiyaçları için SSY istasyonlarında bulunan elektron grupların ruhsatlandırılması ihalelerinde, İzmir Çatalkaya, Elâzığ, Harput ve Malatya istasyonları için yapılan ihalelerde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla davalar açılmış. Böyle davalar açıldıysa Genel Müdürün görevde kalmasını uygun buluyor musunuz, yoksa bu davalar nedeniyle Genel Müdür ve sorumlularla ilgili bir idari tasarruf yapacak mısınız?

Sayın Bakanım, bir de özel, kendi ilimle ilgili bir iki isteğim olacak. Denizli-Çameli yolu, sanırım yirmi beş otuz yıldır gündemde olan bir yol inşasıdır. Henüz hissedilir bir gelişme yoktur. Denizli-Çameli yolunun son konumu, durumu nedir? İki: Bu yol yapımı nedeniyle Belevi ve Cumali mahallelerinde istimlak bedellerinin... Denizli-Çameli yolunun yapımı nedeniyle Çameli'nin Belevi ve Cumali mahallelerinde bazı yurttaşların gayrimenkullerinden yol geçimi gerçekleştirilmiştir ama bu yurttaşlara istimlak parası ödenmemiştir. Ben bu konuda, Bakanlığınıza 5 Ağustos 2014 tarihinde bir soru önergesi verdim, henüz bu konuda bir cevap verilmedi, ağustostan bu yana bu konuda bir cevap verilmedi. Bu konuda istimlak bedellerinin ödenmesiyle ilgili herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Yapılmamışsa ne zaman vatandaşların istimlak edilen gayrimenkullerinin bedelleri ödenecektir?

Bir de, Acıpayam-Dalaman yolunun konumu, durumu nedir? Aydın-Denizli otoyolunun yapımının ihalesi gündemde midir? Devlet Demiryolu, Denizli-Afyon-İstanbul hattının yol bakım çalışmaları ne aşamadadır? Bu konularda bilgi verirseniz memnun olurum.

Bakanlığın bütçesinin güzellikler getirmesini diliyorum. Size de başarılar diliyorum efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Keskin.

Değerli arkadaşlar, Sayın Nejat Koçer'e baklava ikramından dolayı teşekkür ederiz, Gaziantep'in nefis baklavasından dolayı.

Aynı şekilde, Marmarabirlik Başkanı Hidamet Asa'ya, Sayın Hüseyin Şahin'e, Sayın Önder Matlı'ya ve Sayın İlhan Demiröz'e de zeytin konusundaki göstermiş oldukları, bu "Zeytinin başkenti" çerçevesindeki tartışmalarda göstermiş oldukları hassasiyetten dolayı ve sözlerinde durduklarından dolayı da ayrıca teşekkür ediyoruz.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Bursa'nın zeytinin merkezi olduğu, Bursa'nın dünya çapında, Türkiye çapında zeytin ürettiği bir kez daha tescil oldu. Bazı arkadaşlarımız duymamak için kulaklarına telefon kapatıyor ama zabıtlara geçsin, sonra okurlar belki.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.