| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (ÇAYKUR) 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 04 .05.2016 |
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ben de KİT'lerin gerçekten gayret etmesini, gelişmesini, Türkiye'de üretim yapan insanlara katkı koymasını, özellikle bir çay tiryakisi olarak Karadeniz'de çay üreten, emek harcayan insanların sofrasına daha çok ekmek götürmesi için çayın fiyatının üreticiyi memnun edecek derecede olmasını, ÇAYKUR Genel Müdürlüğünün ve çalışanlarının gerçekten ülkeye iyi hizmetler getirmesini diliyorum.
Yani amacımız KİT'lerin, sağlıklı ve üretirken Türkiye'yi kalkındıran ve ürettikleri yerde Türkiye'ye yarar sağlayan kuruluşlar hâline getirilip düzgün yönetilmesi. Üç yıl içerisinde bir zarar söz konusu ama benim basından, medyadan edindiğim bilgiye göre Sayın Genel Müdürden önceki dönemde daha çok insan çalışmasına ve DİDİ gibi bir marka olmamasına ve satışının olmamasına rağmen o dönemde toplamda 59 milyon TL civarında bir zarar söz konusuyken; bu dönemde, son üç yıllık dönemde 178 milyon 683 bin TL'yi bulan bir zarar söz konusu olarak yazılıyor ve İmdat Sütlüoğlu döneminde çalışan sayısının azalmasına rağmen Ekrem Yüce dönemine göre zararın katlanarak büyüdüğü söz konusu. Bunu, tabii, Sayın Genel Müdür rakamlarla bize açıklar, bunun öyle olup olmadığı noktasında gerekli yazılı görüşünü sunar. Ancak o bölgede çay kalitesini artırabilmek ve üretimin kalite açısından da yükselmesini sağlamak için Sayıştayın birtakım önerileri olmuş, geçmiş dönemde. Denmiş ki: Çay yaprağının daha düzenli ve kaliteli standartlara alınması için doğması muhtemel bir kısım olumsuzlukların da giderilmesi için okulundan mezun çay eksperlerin çalıştırılması hususunu gündeme getirmişler. Genel Müdür de bir yanıt vermiş, demiş ki, işte: Meslek yüksekokulu çay eksperliği bölümü mezunları yaş çay alımlarından görevlendirilmektedir, bu konuda, daha da artırmak için girişimlerde bulunulacaktır. Ben şimdi buradan ÇAYKUR'un Genel Müdürüne ve yetkililerine soruyorum. Çay eksperi kaç kişi kendi dönemlerinde göreve alınmıştır ve yeterli midir bu rakam? Eğer yeterli değilse o okullardan mezun olanlar niçin değerlendirilmemektedir? Bunu merak ediyorum.
Bir de Çaytaş konusu var. O Çaytaş konusuna sevgili arkadaşlarımız kısmen değindi. ÇAYKUR'un, Türkiye genelinde 9 ana satış bayisi var ve bu ana bayinin oluşturduğu bir Çaytaş var. ÇAYKUR Genel Müdürümüz İmdat Sütlüoğlu buranın Yönetim Kurulu Başkanlığını yapıyor ama Genel Müdürü de -tabii, benim edindiğim bilgiye göre- Yeğeni Yavuz Sütlüoğlu. Yavuz Sütlüoğlu yeğen olarak Genel Müdürlük görevini sürdürüyor. Yine Rize Artvin bayi yöneticiliğini İmdat Sütlüoğlu'nun diğer yeğeni Kubilay Sütlüoğlu üstlenmiş. Ben bu tip hadiselerin tesadüf mü olduğuna yoksa Genel Müdür gelmeden önce bu arkadaşlar, bu çay işiyle iştigal eden ve bu konuda çok deneyimli insanlar olup da Genel Müdür mü üstlerine geldi? Doğrusu merak ediyorum. Yoksa Genel Müdür geldi de Sütlüoğulları mı geldi? Onu da merak ediyorum çünkü TRT'de aynı konu gündeme gelmişti ve ben orada da eleştiride bulunmuştum. Dayı-yeğen, baba-kız ilişkisinin yönetim kuruluyla TRT içerisine girişinin siyaseten olacağını ama etik olarak değerlendirme içerisinde alınması gerektiği, düşünülmesi gerektiği noktasında Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarımın vicdanına seslenmiştim. Tesadüf müdür, başka Sütlüoğulları var mıdır? Bütün Sütlüoğullar ÇAYKUR'un çevresinde iş mi yapmaktadır, bunu merak ediyorum ve bunu art niyetle sormuyorum. Belki de bu arkadaşlar çok başarılıdır, bütün Sütlüoğullar çay konusunda uzmandır ve görevlendirilmişlerdir ve çalışıyorlardır. Onları tebrik etmek lazımdır ama öyle değilse Rize içerisinde çalışan ve çay konusunda uzman olan insanlar devre dışı bırakılıp Sütlüoğlu sülalesi belli yerlere yerleştirildiyse bu durum vahimdir. Bu konuyu bir art niyetle söylemiyorum ama bir eleştiri olarak gündeme getiriyorum.
Şimdi, burada ÇAYKUR'un zararının asıl nedeni acaba Çaytaş adlı şirkete ödenen rakamlar mı? Bir de Çaytaş adlı bir firmaya ÇAYKUR kuru çay satışlarında yüzde kaç oranında destek sağlıyor? Ben bunu da merak ediyorum. Yani Çaytaş acaba ÇAYKUR'un zararını artırıyor mu? Bunu da sormak istiyorum.
Yine son sözü şöyle bağlayayım ben: ÇAYKUR, Çaytaş'tan dolayı zarar etmiyorsa neden zararı artıyor? Bunun bir açıklaması olması gerekir. Çünkü personel sayısı 42 binlerden nerelere düşmüş hep beraber inceledik, gördük. Çalışan sayısı az, çalışana ödenen rakamlar azalmış, çay fiyatlarında üretici çok memnun değil. Gerçi o bölgede yaşayan sayın milletvekili arkadaşım da aynı temennilerde bulundu. Keşke oradaki üretici, 240 bin üretici göçü de önlemek için daha iyi koşullar yaratılıp daha iyi imkânlar içerisinde dünyaya satılacak, marka olacak bir çayı üretsinler.
DİDİ konusuna gelince, gerçekten tebrik ederim. Türkiye'de marka yaratmak ve tutunmak özellikle çok uluslu şirketlere rağmen direnerek taban tutmak çok zordur. Bu konu da çok önemlidir. Yani dünyada uluslararası düzeyde içecek markası olan firmalara göre direnerek DİDİ'yi tutturmak çok önemlidir. Bunu kabul ediyorum ve bunun Türkiye genelinde daha da yaygınlaşması temennimdir. Ancak şunu da söylemek istiyorum: Gerçekten siz yüzde 35'lik dilimi uluslararası düzeye de kaydırarak, artırarak belki ÇAYKUR'u bu markayla zarardan kurtarıp, belki oradan elde edeceğiniz gelirle tarlasında çay üreten insanların da katkısına katkı koymuş olursunuz. Bu da benim temennimdir. Ancak şunu da söyleyeyim: Rize'nin ya da Karadeniz'in içerisinde kuracağınız fabrikalarla kendiniz bu markayı geliştirip ve kendi denetiminizde bir üretimi yaparsanız sizin bu markadan elde edeceğiniz gelirin daha yüksek olacağına olan ve kâr payının başka firmalarla değil, bizzat üreticiyle buluşacak bir kâr payı oranının artırılması noktasında katkı koyacağını düşünüyorum.
Çok teşekkür ediyorum.