KOMİSYON KONUŞMASI

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, Şeker Fabrikalarımızın kıymetli yöneticileri, kıymetli arkadaşlar; ben de hayırlara vesile olmasını dileyerek birkaç konuyu gündeme getirmek istiyorum.

Tabii, geçmişte Et Balık Kurumunun özelleştirilmesi yıllar önce gündeme geldi, büyük de mesafe alındı. Fakat, daha sonraki süreçlerde hayvancılık sektörünün çok gerilere gittiği anlaşıldı. biz yeniden Et Balık Kurumunu canlandırmaya başladık; doğru da yapılmıştır diye düşünüyorum ben.

Tabii, pancar da çok önemli, binlerce insanımız geçimini temin ediyor. Şimdi, şeker fabrikalarımızın özelleştirilmesinde ben doğu ve güneydoğu vilayetlerinde bulunan fabrikalarımızın daha ayrı bir işleme tabi tutulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü doğu ve güneydoğuda, ben şöyle bakıyorum olaya: Her şey kâr değil diyorum. Kırsal kesimde istihdam yaratıyoruz. Bunun neticesinde işte, Türkiye'nin en büyük meselesi göçtür. Buralarda işletmeler olmadığı müddetçe yatağını, yorganını alan büyük şehirlere göç ediyor. Yani buradaki işletmeler göçün önlenmesine, bölgesel gelişmişlik farkının azalmasına da sebep oluyor. Yani her şey kâr değil diyorum ben. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde alternatif maliyetlere de bakmak gerektiğini düşünüyorum. Yani ciddi alternatif maliyeti olur, kapatırız, işte, göçü, bölgesel gelişmişlik farkını, şunu, bunu, eğitimi, her şeyi etkileyecek bir sektör, dolayısıyla alternatif maliyeti çok daha fazla olur diye düşünüyorum; birinci konu bu. Yani güneydoğu ve doğuda bulunan fabrikalarımızın devlette kalmasını, hatta daha da geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum ben.

Şimdi, ikinci bir konu, tabii ben Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerimize baktım, hemen hemen tamamı... Şimdi, biz burada Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ'yi konuşuyoruz. Fabrika, fabrika deyince aklımıza gelen şey nedir? İşte, fabrika deyince teknik donanım. Başta -şahıslarıyla ilgili hiçbir problemim yok- Yönetim Kurulu Başkanımız olmak üzere diğer Yönetim Kurulu üyelerinin hemen hemen tamamı sosyal bilimler mezunudur yani kamu yönetimi mezunu, işte, hep baktığımızda, içinde bir tane bile teknik eleman yok, Yönetim Kurulu üyelerimizin içinde bir tane bile teknik eleman yok. Oysa Şeker Fabrikaları AŞ'nin çok büyük bir oranda ben teknik olduğu kanaatindeyim. Fabrika var, fabrika demek donanım demek, teknik donanım demek. Dolayısıyla, Yönetim Kurulu üyelerinin içinde mutlaka bir veya birden fazla teknik eleman olması, makine mühendisi olabilir, işte, endüstri mühendisi olabilir, daha iyi olacağı, daha güzel olacağı kanaatindeyim. Şimdi, yine, baktığınız zaman -Sayın Melike Hanım da gündeme getirdi kısaca- hemen hemen tamamı, daha doğrusu, içinde hiç tam zamanlı çalışan kimse yok. Yani yanlış mı söylüyorum bilmiyorum. Hemen hemen işte, Özelleştirme İdaresinden, Maliyeden, Atatürk Kültür, Dil, Tarih Kurumundan falan var. Tam zamanlı çalışan hiçbir Yönetim Kurulu üyesi yok. O zaman şöyle oluyor: Zaten, baktığınız zaman, Yönetim Kurulu Başkanı ve üyelerimizin birincil işleri başka işler yani buranın meselelerine zaman ayırmaları, kendi işlerini dört başı mamur görerek bu işlere zaman ayırmaları mümkün gözükmüyor; benim değerlendirmem bu şekilde. Bir de mesela, burada Genel Müdürümüzün ben ihtisasını bulamadım, Özelleştirme İdaresinde kendisi ama Sayın Sami Bey'in öz geçmişinde yazmamışlar.

TÜRKİYE ŞEKER FABRİKALARI AŞ GENEL MÜDÜR VEKİLİ SAMİ ÖLMEZTOPRAK - İşletme.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Şimdi, dolayısıyla, hem Yönetim Kurulunda bir veya iki, neyse yani, teknik eleman bulunması, ayrıca Yönetim Kurulunun birden fazla kişisinin tam zamanlı olarak çalışmasının Şeker Fabrikaları AŞ'ye çok daha büyük katkılar sağlayacağını düşünüyorum.

Şimdi, Genel Müdürlüğe de baktım ben, Sayın Genel Müdür ve genel müdür yardımcıları, mesela, bir özet, kısaca... Genel müdür yardımcılarımızdan bir tanesi otuz beş yıldan beri Şeker Fabrikalarında ve bir başka genel müdür yardımcımız otuz altı yıldır Şeker Fabrikalarında çalışıyor, bir başka genel müdür yardımcımız da fiilen yirmi yıldır Şeker Fabrikalarında çalışıyor. Yani tabii, güzel bir müktesebat, bunu da burada söylemem lazım. Bazı kamu kurumlarında genel müdür, yönetim kurulu tek kişide birleşiyor veyahut genel müdür yardımcılarından bir tanesi veya daha fazlası aynı zamanda yönetim kurulu üyesi de oluyor, Şeker Fabrikaları AŞ'de de bu uygulanabilir diye düşünüyorum, çok daha istifade edeceğimiz kanaatindeyim. Genel Müdür, birçoğunda yani genel müdür yardımcılarımızdan bir veya ikisi, mesela içinde teknik olanlar da var... Bu ülke hepimizin yani fabrikaların çok daha ileriye gitmesi, her ne kadar özelleştirme aşamasındaysa da bundan Türk milleti olarak hepimiz istifade ederiz diye düşünüyorum ben. Özellikle teknik Yönetim Kurulu üyesi, tam zamanlı çalışan Yönetim Kurulu üyesi Genel Müdürlük makamından Genel Müdür veya genel müdür yardımcılarından birinin Yönetim Kurulu üyesi olmasının -aynı zamanda bunlar tam zamanlı çalıştığı için- bu kuruma, bu ülkeye çok daha faydalar sağlayacağını düşünüyorum.

Şimdi, tabii, bizim özellikle üzerinde durmamız gereken tek şey işi ehline vermek, adaletle hükmetmek. Biz işi ehline vermediğimiz müddetçe adaletle hükmedemeyiz, asla yani. Şimdi, ben mesela baktım, geçmiş dönemde 2014 yılı Yönetim Kurulunda gerçekten Artvin Valisi var, Artvin Valisi buraya nasıl gelip gidecek anlamadım ben yani. Şimdi, eğer bir vali gerekiyorsa Ankara Valisi gelsin. Mesela şöyle diyorum ben: Acaba Vali Bey'in Ankara'ya gelip gitmesi gerekiyordu da mı bu şekilde oldu? Değil mi yani? Vali gerekiyorsa daha böyle gelip gideceği bir yere... Valiliği yapsın daha iyi, valilik kötü bir görev değil ki süper bir görev. Şunu söylüyorum ben: İşi ehline vermek zorundayız, işi ehline vermediğimiz müddetçe adaletle hükmedemeyiz ve bunun öbür dünyada da hesabını veririz çünkü ilahi emir budur "İşi ehline ver, adaletle hükmet." diyor.

Ben başka bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Tabii, şimdi, mevsimlik işçilerle ilgili çok telefon alıyoruz, onu burada söyleyeyim. Bunlar sanıyorum beş ay yirmi dokuz gün çalışıyor yani altı ay diyelim kısaca ona. Baktığınız zaman, bunların içerisinde mevsimlik işçi olarak... Buraya bir not almıştım ben, on, on beş, yirmi, yirmi beş yıldan beri çalışan mevsimlik işçiler var yani altı ay çalışıyor, altı ay çalışmıyor; diğer altı ay nerede çalışıyor? İnşaatlarda, gündelik işlerde çalışıyor. Dolayısıyla, şeker fabrikalarında uzun süre çalışan mevsimlik işçilerin durumunun yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Şöyle olabilir, şimdi, taşeronda çalışan işçilere kadro verilmesi Hükûmetin gündemindedir, bugün yarın belki Meclis gündemine de gelir bu tasarı olarak, acaba şu yapılamaz mı: Yani burada yirmi yıldan beri çalışmış, adam emekli olamamış, bu şartlarda emekli de olamıyor zaten, emeklilik şartları yaş olarak, prim ödeme gün sayısı olarak fevkalade ağırlaştı. Yani mesela biz kadro vereceğiz, nerede kadro vereceğiz? Atıyorum, Orman Bakanlığında kadro vereceğiz, en azından, biz bu mevsimlik işçilerimizi kadrolu olarak Ormana aktaralım, yıllarını vermiş insanlarımız, yaşı belli bir noktaya gelmiş, eğer icap ediyorsa -ki icap ediyor olabilir, bir şey demiyorum- buralara yeni mevsimlik işçiler alalım ama on beş, yirmi, yirmi beş yılını şeker fabrikalarına vermiş, emekli olamamış, buradan kopamamış insanlara da kadro vermek suretiyle emekliliklerini bu şekilde kolaylaştırabiliriz diye düşünüyorum.

Bir başka konu da, tatlandırıcılarla ilgili bir sorum var bu açıklamalardan sonra. Elinizde hiç, Şeker Fabrikaları, üniversitelerle veya diğer araştırma kurumlarıyla, Sağlık Bakanlığıyla yaptığınız bir çalışma var mı? "Acaba bu tatlandırıcıların insan sağlığına etkileri nedir?" yönünde elimizde bir çalışma var mı? Çünkü bu, kamuoyunda çok tartışılıyor, tatlandırıcı kullanım oranlarının artması insan sağlığını nasıl etkiliyor? Elimizde bu yönde bir çalışma var mı? Bunları öğrenmek istiyorum.

Söyleyeceklerim bu kadar.

Teşekkür ederim, hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.