KOMİSYON KONUŞMASI

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum.

Biz de başarılar diliyoruz. Tabii, kurumumuz bizim kurum. Geçmişi çok eski. Sadece sizin döneminizde, iktidar döneminizde kurulmuş bir kurum değil çok eski bir kurum. Kurumdan beklentilerimiz var, kurumdan beklentileri karşılayabilmek için de kurumun aslında doğru bir tespiti var, yeniden yapılandırılması gerekiyor. Yani, günün gelişen şartlarına göre kurum eski konvansiyonel bir anlayışla, konvansiyonel silah üretimi yapan, onların ihtiyaçlarını gideren bir kurum dışına çıkması lazım ve teknolojik bir kurum hâline dönüştürülmesi lazım. Bunun için de AR-GE çok önemli demiştik. AR-GE'ye, biraz evvel konuşmamda söyledim, diğer devlet kurumlarının üzerinde bir pay ayrılmış olmasına rağmen bu sektör için yetersiz bir AR-GE. Niye yetersiz? Ya, bir Apple'a baktığınızda, bir Oracle'a baktığınızda, bir dünya çapında firmalara ve dünya sektör pazarını elinde bulunduran... Bu konuyla ilgili söylemiyorum. AR-GE'leri öyle dünya ortalamasının yüzde 2-3 olduğu ortamlarda yüzde 10'lara falan çıkıyor ki rekabet edebilme gücünü artırabilsin.

Şimdi, kurumdan gerçekten bir başarı hikâyesiyle söz etmek mümkün değil. Bunu kendileri de takdir ederler aslında. Kurum normal işleyişini sürdürüyor şu anda. Daha fazlası olsun. Bu kötü bir şeydir anlamında söylemiyorum. Kurum, gerçekten klasikleşmiş, devlet kurumu hâline dönüşmüş, bir tarafta üretim yapıyor, bir tarafta proje geliştirmeye çalışıyor, bir tarafta ihtiyaçlarını karşılıyor ama buna baktığın zaman personel yapılanması doğru değil. Çünkü eğer bu kurumu bugünkü şartlara uyduracaksak özellikle size bir vazife düşüyor. Diğer, üretim yapan, örneğin Eti Madende olduğu gibi burada da çok spesifik bir alan olduğu için bununla ilgili eğer siz bunu normal Devlet Memurları Kanunu'na tabi tutarsanız, bunları normal Sözleşmeli Personel Kanunu'na tabi tutar ve ücretlerini aynı skala içinde değerlendirirseniz burada geliştirecek, burada üretecek eleman bulamazsınız, kaçar arkadaşlar çünkü piyasa şartları da böyle. Piyasa şartlarına uygun hareket etmek zorundasınız. Bizim bu kurumlardaki en büyük sıkıntımız istihdam veya personel kanunuyla, Devlet Personel Kanunu'yla bu kurumların ellerini bağlı bir hâle getirdik. Yani acilen bu kanunun da yapılandırılması gerekiyor. Kurumlara göre özel... Özel olmaz tabii, genel anlamda kanun çıkar ama kurumlar içinde yerleştirilebilir bunlar. Bu kurumda, böyle, onlarla ilgili bir vizyon, bir projeksiyon, işte, bir yeniden yapılandırma yapılacaksa birincisi bunu çözmek zorundayız. Eğer bunu çözmezsek arkadaşlar, bu kurumlardan çok büyük başarı hikâyeleri yazmasını beklemeyin. Açık ve net söylüyorum.

İkincisi: Kapasite kullanımı. Gördüğüm kadarıyla kapasite kullanımları raporlarda çok düşük. Niye düşük? Demek ki sipariş alamıyor, yani üretim yaptığı şeylerle ilgili sipariş alamıyor, sipariş alamayınca üretemiyor. Orada kapasitesine göre işçi bulunduruyor, bu da zarar yazıyor kurum hanesine. Çünkü kapasitesine göre bir işçi var, atıyorum, 10 birim kapasitesi, işçi de 10 birim üretecek şekilde işçi dizayn edilmiş ama 5 birimde çalışıyor, 4 birimde çalışıyor, cepten para ödüyor. Bu bir maliyet getiriyor kuruma. Bunun engellenmesi gerekiyor. Bu da neyle olur? İki şeyle olur: Pazarlama ve sipariş almayla olur. Nasıl ürün üretirseniz üretin, hiç önemli değil, nasıl üretirseniz üretin, ne kadar kaliteli üretirseniz üretin, pazarlayamazsanız ürün elinizde patlar. Yani kaliteciler, üreticiler der ki: "Biz bunu kaliteli üretmezsek, iyi üretmezsek siz bunu satamazsınız." Pazarlamacı da der ki: "Biz satmazsak sizin üretiminiz bir işe yaramaz." der. O zaman bu kurumun pazarlama tarafını da geliştirmemiz gerekiyor. Hem yurt içi pazarlamayı hem de yurt dışı pazarlamayı.

Yine bir başka önerim de olsun bu benim. Yurt dışında, belki çok gelişmiş ülkeler bizim ürünlerimizi kullanmayabilir ama hâlen biliyorum ki konvansiyonel ürün kullanan, silah kullanan çok ülke var ve yıllarca Amerika satmış, bir tarafta Doğu Bloku, Rusya satmış, bir tarafta bir başka gelişmiş ülke satmış, bunlar aslında konvansiyonel hâle gelmiş. Bugün de çok kullanılan değil ama o ülkelerin, 3'üncü dünya ülkelerinin orduları ellerinde bulunduruluyor. Bunların ihtiyaçlarını tespit ederek bunlara girebilmek lazım ama bu arada başka bir problem çıkıyor, maliyetler çıkıyor. Eğer siz kapasiteyi yüzde 30'da kullanırsanız, yine hammaddeyi ucuz alamazsanız ya da üretim maliyetlerini düşüremezseniz... Ki Türkiye'de üretim maliyetlerini düşürmek çok zor, elektrikten çok zor, yakıttan çok zor çünkü devletin yükü üretim maliyetleri üzerinde en az firmalar kadar devletin yükü var maliyetlerin üzerinde, bunun eksiltilmesi gerekiyor. Bu bir kurum, bunun halledilmesi gerekiyor. Bir bütün olarak bakmamız gerektiğini düşünüyorum.

Hurda işinde benim bir arkadaşım sizin hurdanızın ihalesine girdi, aldı, çocuk iflas etti. Çünkü orada bir yapı kurulmuş hurda işinde... Yani benim ne girerken haberim oldu ne de çıkarken ama iflas ettiğini öğrendim, Makine Kimyanın hurda işletmesi ihalesini almış. Öyle bir yapı kurulmuş ki orada 2-3 firmanın dışına çıkmıyor olay yani orayı emen, sömüren, oradaki rantı en büyük kendi tarafına aktaran bir yapı kurulmuş orada. Bunu kurum kurmuş demiyorum. Tabii, siz Kamu İhale Kanunu'na göre 4734'e göre yapıyorsunuz ihalelerinizi ama o yapıyı kırmak lazım yani orada o hurdayı işleyecek elemanı bulamıyor, o lojistik hizmetlerini yapacak aracı bulamıyor, kapıdaki görevlilere kadar yeni gelenlere zorluk çıkartılıyor oradaki işleyiş bakımından. Bu daha da kârlı hâle getirilir ama sizin de ben de bundan sonra şunu söylüyorum: Makine Kimya Endüstrisinin temel faaliyet alanlarından biri hurda olmamalı bana göre artık çünkü dedim ya biraz evvelki konuşmamda Türkiye'de geri dönüşüm gelişti, artık kamu kurum ve kuruluşları da zorunlu olarak hurdaya...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ama faaliyeti durur ya, bunu kaynak olarak kullanıyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - İşte başka bir şey söylüyorum ben orada sevgili kardeşim. Yani ben şunu söylüyorum ama: Sadece faaliyet alanını, bunu düşünüp kârlılığı buradan ifade ederseniz bunu da çıkartın diyorum dışarı, gerçek anlamda faaliyet alanınıza dönün ve orada sizin yapınızı görelim. Eğer destekliyorsa da bunu daha da geliştirelim, bu sefer oradaki o çarkı kıralım yani buradan nemalananları, buradan kurumu -zarar etmiyorsunuz ama- zarara uğratanları, kârdan zarara uğratanları devre dışı bırakalım diyorum.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Hep kârı düşünmemek lazım sayın vekilim. Bazı kurumlar yavaş yavaş kullanarak hurdayı kendi başka biçimde satmaya kalkıyorlar, onların Makine Kimyanın dışında satışını engellemek lazım.

BAŞKAN - Sayın Akar, siz iyi bir denetimcisiniz o arkadaşımızın firmasını da bir denetleyin, belki ondan kaynaklı sorunlar da olabilir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya, o olabilir, ben tek taraflı değilim ama benim aldığım, bana anlatılanlar bunlar yani "İş yapma şansını ortadan kaldırdılar." diyor bizim orada. Kurum içerisinde de sıkıntılar yaşadı, ben çok detaya girmiyorum, bir uyarı olarak söylüyorum bunu. Genelde de böyledir bu, yıllar yılı kurumu ele geçirenler -bu iktidarla ilgisi yoktur arkadaşlar, her dönemin adamlarıdır bunlar- yıllar yılı orayı sömürmek, oradan daha çok kazanç sağlamak için çaba sarf ederler. Bir bakın, bir gözden geçirin diyorum bunu.

Evet, Makine Kimya, aslında bizim göz bebeğimiz olması gerekiyor, kendini geliştirmesi gerekiyor, gelecek yıllarda bize daha güzel projelerle gelin biz de sizi destekleyelim. Yani yapılması gereken bizden talep ettiğiniz şeyleri biz de burada size destek vererek düzeltilmesi gereken yerleri düzeltelim ama dediğim gibi, rekabet edebilir hâle gelmeniz lazım, maliyetleri düşürmeniz lazım, kapasitenizi tam kullanmanız lazım. Üretim mi, geliştirme mi, orada da bir karar vermek gerekiyor diye düşünüyorum.

Başarılar diliyorum, teşekkür ediyorum.