| Komisyon Adı | : | (10 / 123, 124, 125, 126) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Profesör Doktor Ayşe Rezan Çeçen Eroğlu'nun, her yönüyle çocuk istismarları, sebep ve sonuçları ile bu konuda yapılan çalışmalar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 11 .05.2016 |
FATMA BENLİ (İstanbul) - Teşekkürler Başkanım.
Hocam, çok teşekkür ediyorum hem sunumunuzdan dolayı hem de özellikle bu alanda yaptığınız çalışmalarla alakalı olarak.
Tekrar, bu konuda yaptığınız çalışmalardan ötürü teşekkür ederim.
Başlayayım ben. Ben özellikle şu normalleşmeye ilişkin, normalleşme kaygısına ilişkin düşünceniz üzerinden gitmek istiyorum. Şimdi, çok fazla yer alması insanlarda, özellikle pedofililerde "Demek ki bu normal bir şeymiş, başkaları da çokmuş dolayısıyla benim başkasına karşı bunu gerçekleştirmem normaldir." tarzı bir algıya sebebiyet veriyor mu ya da bunu izleyen, televizyonda ya da İnternet'te ulaşan çocuk kendisinin aslında afişe edildiğini, kendisinin etiketlendiğini, birilerinin o olaydan haberdar olduğunu öğrenerek kendisi bu durumdan rahatsız oluyor mu? Çünkü ben bakıyorum Türkiye'de o gün buna ilişkin bir haber yoksa yurt dışındaki taciz olaylarına ilişkin haberler düşüyor. Bu da bir noktadan sonra sanki hayatın normal olağan bir akışıymış gibi gösterilmeye başlıyor. Bunun verdiği sıkıntılar benim açımdan önemli, o konudaki düşüncelerinizi almak isterim.
Bir de malum, çocuklar üzerinde bir algı var: İşte "Aslında çocuk bunu hayal gücünü kullanarak gerçekleştirmiştir." Ben hiç unutmuyorum 2004'te Ceza Yasası çıkarken... Benim sivil toplum kuruluşu olarak yasalarla ilgilenmemin sebebi oydu çünkü bizim yasa taslağımızda, ceza yasa taslağında "15 yaşından küçük çocukların rızasıyla ırza geçme" diye bir madde başlığı vardı yani bizim kanun taslağımızın başlığı böyleydi. Tamam, o değişti, Komisyonda kadınlarla ilgili cinsel suçlarda 37 maddeden 30 tanesi değişti, şu an böyle bir şeyimiz yok. Yasalarda özellikle muazzam bir derecede bir ilerleme kaydettik ama uygulamada o algıyı değiştiremedik sanırım. Yani, çocuk aslında hayal dünyası neticesinde olmadığı hâlde bunu söylüyordur, gerçekte aslında bunu uyduruyordur. Gerçekten bunun bir gerçekliği var mı yani sizin duyduğunuz olaylarda var mı? Çünkü bazen çocukların çok fazla olayları uydurabildiğini biliyoruz. Ben kendi yeğenimden biliyorum, ortaokul öğrencisiydi, ablama öğretmeni -babası sürekli Uzak Doğu'ya gidiyor- "Sizin banyonuzda aileniz timsah besliyor mu?" diye sormuş. Bizimki demiş ki: "Çocuk size bunu söyleyebilir de nasıl inanıyorsunuz?" "Çok detay veriyordu." demiş; hani, o kadar küçükken getirdi, işte şöyle besliyoruz, şu sağlanıyor, bu vesaire... Yani, çocuğun o kadar çok detay vermesi insanların kafasında bir tereddüde sebebiyet veriyor. Cinsel konularda da, cinsel istismar konusunda yani bu kadar çok basının sürekli karşı karşıya kaldığı durumlarda kafasında böyle bir soru işaretine sebebiyet vermiş olur muyuz? Yani, nasıl bir yöntem izlemeliyiz ki gerçekleri ortaya koyalım ama çocukları da karıştırmayalım? Biz Komisyon olarak çok keskin, işte kastrasyon olabilir, başka bir sebep olabilir, bir yaptırım önerdiğimizde kimse de bizim karşımıza çıkıp "Yok canım, böyle bir şey yoktu, aslında o çocukların uydurmasıydı." diyemez. Yani, buna dair somut verilerimiz olursa bizim savunmamız çok daha kolay olur.
Teşekkür ediyorum.