KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; öncelikle Plan ve Bütçe Komisyonunun bu dönem çalışmalarının ülkemizin refahına, sosyal barışına ve huzuruna katkıda bulunmasını diliyorum. Plan ve Bütçe Komisyonunun sayın üyelerine, bu zor ve büyük sorumluluk gerektiren görevlerinde de başarılar diliyorum. Ayrıca, Sayın Maliye Bakanını yeni görevleri nedeniyle yeniden kutluyorum ve kolaylıklar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz bütçe kanunları yürütme organına yasama organı tarafından harcama ve gelir toplama yetkisi veren kanunlardır en basit tanımıyla. Bu kanunun uygulanması, yapılması, görüşülmesiyle ilgili olan hükümler de Anayasa'da yer almaktadır. Bir Anayasa'da bu kadar ayrıntılı hükümlerin yer alması başlangıçta birazcık garip gelebilir. "Niye bir yönetmelikte düzenlenmesi gereken şeyler Anayasa'da bu kadar ayrıntısıyla düzenleniyor?" diye düşünülebilir. Aslında yüce Meclisin hükûmetlere verdiği yetkileri nasıl kullandığı...

BAŞKAN - Sayın Temizel, sizi takip edemiyoruz, müsaade ederseniz...

Arkadaşlar, basın mensuplarından çekime devam edecekler kalsın, çekime devam etmeyecek arkadaşlar süratli bir biçimde terk etsinler lütfen komisyon salonunu. Çekime devam etmek isteyen arkadaşlar da devam edebilirler çünkü bu yönde bir iki kanalın talebi vardı. Bir sınırlamamamız yoktur.

Kusura bakmayın Sayın Temizel.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Estağfurullah.

BAŞKAN - Sayın Temizel, buyurun lütfen.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Evet, bütçenin yapılması, uygulanmasıyla ilgili hükümlerin Anayasa'da yer aldığını, bildiğiniz bir konuyu hatırlatarak konuşmama başlamıştım. Sadece bütçenin yapılması, uygulanmasıyla ilgili olanlar değil, bütçenin denetlenmesiyle ilgili hükümler de Anayasa'da yer alır ve bu Komisyon bu iki görevini layıkıyla yapamadığı takdirde Genel Kurulda bu görüşmelerin, bu çalışmaların ve Genel Kurulun bütçeye katkısının da olumlu olacağından bahsetmek mümkün olmaz.

Biliyorsunuz, Plan ve Bütçe Komisyonu, bütçe hakkının uygulamasının bir devamı olarak iktidar partilerine bu Komisyonda bir mutlak çoğunluk veren bir Komisyondur yani bu uygulamanın sorumluluğunu üstlenen hükûmet, bütçesini istediği gibi yapabilir. Muhalefetin görevi, burada bu bütçe hükümlerinde hakkaniyeti sağlamak adına, ülke adına ve özellikle de toplumsal refahın dengeli dağıtılması adına yapacağı muhalefetle sınırlıdır; görüşlerini ortaya koyar, önerilerde bulunur, olabildiği kadar yanlış gördüğü şeyleri dile getirir ama sonuç olarak burada 25 kişinin elleri kalktığı zaman o hüküm kabul edilir. Bunda herhangi bir derdimiz yok. Ancak bu Komisyonun bir görevi daha vardır, denetleme görevi. İşte bu denetleme görevinin hiçbir şekilde aceleye getirilmesi, sadece el kaldırılıp indirilerek götürülmesi demokrasi adına bir tehlikedir. Bu çok önemlidir. Muhalefet partileri, gerekirse buradaki bütçe görüşmelerinin ivedi bir şekilde yapılmasına da karar verebilirler ya da en azından bu konuda "Olur, yapabilirsiniz." diyebilirler. Anayasa'daki sürelere uymak zorunda değiller yani yine sınırlar içerisinde kalarak kısaltma olayını gerçekleştirebilirler ancak denetim konusunda bu Komisyonda bulunan insanlardan hiçbir tanesinin "Ya, bu denetimi de aceleye getirelim, ivedi olarak buradan çıkartalım." deme hakkı olamaz. Muhalefet, bu hakkını sonuna kadar izlemek zorundadır, kullanmak zorundadır ve uygulamak zorundadır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün bunların hepsini niye anlattım? Biliyorsunuz, bundan birkaç gün önce Sayın Başbakanın grup konuşmasında dile getirdiği bir konu var, geçici bütçe yerine 2016 yılı bütçesinin sıkıştırılmış bir takvimle gerçekleştirilmesi konusu. Bu konunun muhalefet partisi liderleriyle konuşulduğunu ancak Cumhuriyet Halk Partisi liderinin konuyla hiç ilgisi olmayan nedenlerle bu gerekçeye, daha doğrusu bu öneriye karşı çıktığını söylediler.

Değerli arkadaşlar, bu konuda mutlaka bir düzenleme yapmamız gerekiyordu. Bütün bu girişin hepsini bunun için yaptım. Bir kere, Cumhuriyet Halk Partisi lideri, bu konuda "Hayır, kesin olarak sıkıştırılmış bir takvimle yapmayalım." demedi, prensip olarak "Uygundur, bunu yapalım." dedi. Ancak muhalefetin denetim hakkından vazgeçmesi gibi bir kararı olamaz. Bu bir Anayasa hükmüdür. Dolayısıyla "Biz, bu denetim hakkımızdan vazgeçmeyeceğimize göre, Anayasa'mızda yer alan kesin hesapla ilgili olarak özel bir komisyon kuralım." dedi. "Bu komisyonu yasada bir maddelik bir değişiklik yaparak ya da İç Tüzük'te bir maddelik bir ekleme yaparak çok rahatlıkla bunu gerçekleştirebiliriz." dedi. "Bunu yapalım, denetim görevimizi orada gereği gibi yerine getirelim, bu arada bütçeyi de istediğimiz kadar anayasal sınırları içerisinde kalmak üzere sıkıştıralım." dedi. Böyle bir talebin, daha doğrusu kabulün engelleme olarak değerlendirilmesini ve söylenmesini bizler açık söylemek gerekirse yadırgadık. Bu, hiçbir şekilde Anayasa'nın net bir şekilde iktidar partisine vermiş olduğu bir yetkiyi kullandırmama anlamına gelmez, "Kullanın ama denetim hakkını ortadan kaldırmayın." dedi.

Birçok demokratik ülkede bu denetim hakkı çok daha ileri bir şekilde giderek kurulan kesin hesap komisyonlarının başkanlarının muhalefetten seçilmesi esası da benimsenmiştir yani bu komisyonun başkanı muhalefetten olsun, dolayısıyla açık bir şekilde bütün bunların hepsi irdelensin, değerlendirilsin istenir. Bizler de inşallah bu ülkede bu komisyonların bu şekilde çalışacağını göreceğiz, edeceğiz. Ben hiç ihtimal vermiyorum ki meslektaşım olan Maliye Bakanının bu denetimden bütçesini kaçırsın. Asla ihtimal vermiyorum böyle bir olaya ama o zaman bunun yolları açılsın ve bununla ilgili önerilerde sanki daha muhalefetin yeni bir dönem başlarken en basit konularda bile engelleme yapıyormuş gibi bir görüntü içerisine sokulmasın, bu tartışmaların dışında kalınsın.

Kısacası, Cumhuriyet Halk Partisi, 2016 bütçesinin sıkıştırılmış bir takvimle anayasal sınırlar içerisinde yapılması konusuna "hayır" dememiştir, sadece ve sadece kesin hesapla ilgili olarak özel bir komisyon kurulup denetimle ilgili işlevlerin de orada devam edilmesini istemiştir. Bunu söylemek hakkıdır, bunu bütün kamuoyunun bilmesi de hakkıdır diye düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, geçici bütçemiz görüşülecek. Sayın Bakan sundu. 2016 yılının aslında hiç de kolay bir yıl olmadığını hepiniz tahmin ediyorsunuz, öyle hiç sıradan bir yıl olmayacak, göreceksiniz. Tahminlerin çok çok ötesinde zor, tahminlerin çok çok ötesinde gelir tahminlerini de gider tahminlerini de altüst edecek bir bütçe olacak bu bütçe. Dolayısıyla dünyada konjonktürün bu kadar fazla değiştiği, bölgemizde coğrafik olarak çok sıcak bir iklimin yaratılmaya başladığı bir zamanda bütçe yapmak kadar zor bir olay da yoktur. Hele bunun aceleye getirilerek bazı şeylerinin falan atlanılması da bazen telafisi imkânsız zararlar veya zorluklar da yaratabilir. O nedenle de geçici bütçeden sonra 2016 yılı bütçesinin ayrıntısıyla tartışılması yani buralardan çıkacak olan fikirlerin her birisinin ayrı ayrı değerlendirilmesi çok çok önemli olabilir, çok önemli katkılar sağlayabilir bu.

Dünya iyiye gitmiyor değerli arkadaşlar, bunu biliyorsunuz. Yükselen piyasa ekonomilerine, bu arada Türkiye'ye akan ucuz paranın sonuna geldik gibi gözüküyor. Hele yıl sonunda Amerikan Merkez Bankasının özellikle de ana ülkeye yeniden kaynakları toparlama konusunda atacağı adımlar bunun çok daha net işaretleri olacak. Bu, bizim ülkemizde de ciddi anlamda bir etki yaratacak ve bizim ekonomilerimiz bu olaydan zarar görecek. "Niye zarar görecek?" derseniz, şimdiye kadar uyguladığımız politikayla çok yakından ilgilidir bu olay. Bizler, geçtiğimiz on iki yıl içerisinde çok büyük ölçüde yabancı kaynak kullanarak ülkemizi belirli yerlere taşıdık. Kalkınmamızın temelinde borç vardı. Ciddi anlamda borç aldık değerli arkadaşlar ve çok çarpıcı bir olaydır, bu süre içerisinde Türkiye'yi ciddi anlamda borçlandırdık. Rakamsal olarak belirli kavramlar dikkate alınarak oranladığımız zaman ekonomimiz açısından bir kırılganlıktan bahsedilmeyebilir ama bütün bu borçların hepsiyle ilgili olarak önümüzdeki günlerde çok ciddi bir sıkışıklık söz konusu olacak.

Ayrıca unutulmaması gereken bir olay var, Türkiye iki tane seçimi üst üste geçirdi. Bu seçimler sırasında da sosyal politikaların ne zamandan beri ihmal edildiğinin farkına varılarak sosyal politikalar üzerinden seçim propagandaları yürütüldü ve bütün bu faturaların hepsi şimdi geldi, yeni Hükûmetin önüne konuldu.

Bir taraftan dünyada sermaye akımlarının azaltılması, bir taraftan ülkemizin çok sıcak bir çember içerisinde kalması, hatta ve hatta neredeyse sıcak çatışmaların eşiğinden dönülmesi, bu arada dünyada faizlerin yeniden yükselmeye geçişi ve ülkemizin de önümüzdeki yıl içerisinde yani 2016 yılı içerisinde bütün bu koşullara rağmen neredeyse 200 milyar dolara yakın borç ödemesi yapmak zorunda olması. Bunun tamamı devletin değil, özel sektöründür, işte diğer bankalarındır, vesaire, vesaire, toplam.

Ama burada unutulmaması gereken bir şey var Sayın Bakanım. Burada unutulmaması gereken olay şu: "Bu borç devletin borcu değildir, özel sektörün borcudur." diye Türkiye'nin önümüzdeki süreçte bu borçtan kurtulma olanağı yoktur çünkü ekonomiye etkisini siz ortadan kaldırmak zorundasınız, ekonomiye etkisini değerlendirmek zorundasınız. O nedenle de bütün bu değerlendirmelerin hepsini çok ciddi bir şekilde ele almak gerekiyor. Ülkemiz yılda ortalama 50 milyar dolar civarında cari açık vererek yürütülüyor ve bizim birikimli cari açığımız on iki yıl içerisinde 444 milyar dolar oldu. Bütün bunların hepsini göze alarak bir bütçe, bir bütçe çalışması yapmak zorundadır Türkiye ki bunun bu kadar sıkıştırılmış bir takvim içerisinde yapılmasını da beklemememiz gerekiyor idi. Türkiye bu süreç içerisinde de inanılmaz faiz ödemelerinde bulundu. Şimdi her şeyi, özellikle konjonktürdeki değişimi de dikkate alarak yeniden değerlendirmek zorundayız. Cari açığı finanse edebildiğiniz sürece, kaynak bulabildiğiniz sürece bu sorun değildir, kabul ediyoruz, sorun değildir ama edememe ihtimali başladığı zaman bu ciddi sorundur. Tasarruf oranlarımız yüzde 12'lere, 13'lere kadar düştü mü? Düştü. 14, 15 bile olsa bir şey ifade etmiyor, yüzde 35'in altındaki bir tasarruf oranıyla Türkiye'nin bir yere götürülmesi mümkün değil. Gırtlağına kadar borçlanmış olan, trilyonlarca borca batmış olan hane halklarının tasarruflarından falan bahsetmeniz söz konusu değil.

Kısacası, 2016 bütçesinin görüşülmesi sırasında ayrıntısıyla konuşacağımız bütün bu konuların hepsine sadece bir değinmek için bunları söyledim. Bu bütçenin, 2016 bütçesinin uzun süreli olarak normal zamanda tartışılması önemli. Geçici bütçe, ödeneklerin belirli bir oranda artırılması suretiyle yapılan bir bütçe. Aslında adına bütçe bile denilemez bunun. Sadece daha önceki, 2015 yılı bütçesinin üç ay daha uzatılması, on iki ay yerine on beş aylık bir bütçe hâline getirilmesidir. O dönemde kullanılacak olan oranların da -biraz önce Sayın Bakanın da belirttiği gibi- çok özel durumları olan ödeneklerin, ilk üç ay içerisinde bitirilecek ödeneklerin yüzde 100'ler civarında kullanılması, onun dışında olanların da artış oranları veya verilmiş olan kararlar çerçevesinde, alınmış olan kararlar çerçevesinde artırılmasıdır. Buna pek fazla bir itirazım olmaz.

İtirazımız şu konuda olacaktır, bu konuyu özellikle önceden söylemek istiyorum: Geçen dönemde, bu bütçenin görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Halk Partisi bütçenin bazı maddelerini Anayasa Mahkemesine taşıdı. Anayasa'ya aykırı olduğunu düşündüğümüz maddeleri vardır 2015 yılı bütçesinin, onlarla ilgili rezervimiz ve itirazımız o maddelerle ilgili uygulamalar sırasına kesin olarak olacaktır, onlardan herhangi bir şekilde vazgeçmiş değiliz. Ama onun ötesindeki sorumluluğun olduğu gibi Hükûmete ait olduğunu düşünüyoruz. Maddelerin görüşülmesi sırasında da bazı eleştirilerimizi arkadaşlarımız dile getireceklerdir.

Ben, tekrar, bu bütçenin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Hepinize başarılar diliyorum.

Teşekkür ederim.