| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı (1/317) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 10 .12.2015 |
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Burada yine, arkadaş, tabii, şöyle: Takdir edersiniz ki yani her bir kalemi teker teker değil, majör, büyük rakamları size izah edersem belki yol gösterici olur. Sosyal güvenlik harcamalarında mesela geçen seneyle bu seneyi yan yana koyduğum zaman iki tane şey var. Bir tanesi açık finansmanında 10,5 milyar liralık, geçen senenin bazına göre yukarıya çıkan çıkan bir harcama trendi var.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - 10,5 artış mı Sayın Bakanım?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, şöyle, bu nottan okuyayım müsaade ederseniz.
Sosyal güvenlik açık finansmanında beklenen konjonktürel yani mevsimsel, dönemsel 10,5 milyar TL'lik artış olması... Tasarı ödeneklerinin 2016 bütçesine oranı yüzde 26 olacaktı eğer bu 10,5 olmasaydı. Ancak, 2015 yılı açık finansman rakamı ilk üç ayda elde edilen 3,6 milyar TL... Yani, geçen sene yapılandırma geliri vardı 3,6 milyar lira, dolayısıyla sosyal güvenlik açık finansmanı ihtiyacı o kadar düşmüştü, açık gelir gider dengesine göre ben daha az kaynak aktarıyor idim geçen sene Sosyal Güvenlik Kurumuna fakat bu defa aynı gelir olmadığı için Sosyal Güvenlik Kurumuna 2016 yılının ilk döneminde yapacağım hazine yardımının miktarı artıyor. Dolayısıyla, burada her birisiyle ilgili detaylı bir şekilde analizler yapılabilir, açıklamalar yapılabilir. Özellikle Erhan Bey'in yıllardır hassas olduğu cari harcamalar var, ben de en az kendisi kadar hassasım. Yeni dönemde bu üç aylık süreçte kurumların cari harcamalarının bir genişletilmesi asla söz konusu olamaz, bunu özellikle ifade edeyim.
Bir de biliyorsunuz, bütçe harcamalarını yerine getirirken kurumlar yani merkez birimleri taşra birimlerine harcama yetkilerini ödeme emirleriyle dağıtıyorlar. Yani, siz Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine mal hizmet ödeneği olarak 100 lira bile koysanız onu taşraya dağıtırken o ödenekleri teker teker dağıttığı için bir kısım ödenekler harcanmıyor. Önceki yıl, mesela 2015 yılındaki serbest bırakılan ödenek tutarı... Bakın, gösterge olsun diye söyleyeyim, serbest ödenek şu demek: Yani, biz geçen sene hiç geçici bütçe kanunu getirmemişiz, normal bir bütçe kanunu yapmışız, o bütçe kanununda biz Maliye olarak ilk üç aylık ayrıntılı harcama planı yapmışız, ödenekleri serbest bırakmışız. Bu serbest bırakılan ödenekler dışında ilave hiçbir harcama yapılamaz. Bu, bütçenin temel bir kuralıdır. Geçen sene serbest bıraktığımız ödenek tutarı, faiz hariç 139 milyar lira yani bugünkü aldığımız miktarla mukayese etmek için. Peki, bu sene biz şimdi sizden ne kadarlık bir yetki alıyoruz? 138 milyar lira alıyoruz. Yani, geçen sene serbest bıraktığım ödenek tutarı 139 milyar lira, şimdi bir yıl sonra gelip şu anda bizim sizden istediğimiz rakam 138 milyar lira. Dolayısıyla, hakikaten detaylı bir şekilde çalıştık, daha detaylı da verebilirim ama bu bile bana göre önemli bir gösterge. Yani, biz şöyle yapıyoruz: Buradaki aldığımız ödeneklerin birçoğunu -özellikle Erhan Bey'in hassasiyetine ben de katılıyorum- cari transfer harcamalarında özellikle kurumlar bizim öngördüğümüz harcama programı dışına çıkmasınlar diye ödenekleri bloke ediyoruz. Yani, kurum, Maliye Bakanlığında ödeneği var, bütçede harcama yetkisi almış ama Maliye Bakanlığı serbest bırakmazsa o ödeneği harcayamıyor. Dolayısıyla, onlara da dikkat ediyoruz.
İnanıyorum ki 2016 bütçesi zaten ocak ayında süratle yasalaşacak yani onu biz gönülden istiyoruz. Bir an önce esas bütçe kanununu getirelim, orta vadeli programı çıkaralım, orta vadeli mali planı çıkaralım. Piyasa onu bekliyor. Bakın, piyasa geçici bütçeyi beklemiyor, ben bunu açık ve net söyleyeyim. Piyasa bir an önce Hükûmetin üç yıllık programını görmek istiyor, ekonomik programını görmek istiyor, hedeflerini görmek istiyor, bunun hedeflerine uygun olarak bir bütçeyi görmek istiyor. Biz de Hükûmet olarak en kısa sürede orta vadeli programı ve mali planı hazırlayacağız ve Parlamentoya getirip sizlere arz edeceğiz.
Sayın Günal'ın Sayıştay raporlarıyla ilgili açıklamaları oldu. Uzlaşma konusunda, sanıyorum, yüzde 95 mertebesinde cezalarda indirim olduğunu...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - İndirim değil, tahsil edilemiyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, şöyle, benim oradan anladığım, yanılmıyorsam, normalde idarenin teamülüdür, Sayın Bakan da burada; öteden beri yıllardır Maliye Bakanlığında vergi aslının alınması ama cezalarda yüzde 80-90 gibi -özel olarak ayırt edici bir sıkıntı yoksa- indirim yapılıyor. Çünkü, zaten mükellef, Vergi Usul Kanunu'na göre hiç uzlaşmaya gelmeden belirli oranlar dâhilinde indirim alabiliyor, böyle bir teamül yerleşmiş yıllardır, bence önceki bütün hükûmetlerde de böyle bir teamül vardı, tartışılabilir. Mesela, Sayıştay aslında bu yaklaşımı raporlarında değerlendirebilir. Sizin açıklamanızdan sonra bence bu da üzerinde düşünülmesi gereken, çalışmamız gereken bir alan. Yani, gerçekten, vergi kanunları, vergi cezaları caydırıcı olmalı, mükellefi vergi kaçırmaktan uzak tutacak bir efektif ceza öngörmeli. Ben de inşallah önümüzdeki dönemde sizin bu dikkatime getirdiğiniz konuyu çalışacağım.
Kamu zararları konusunda... Biliyorsunuz, kamu zararı, ancak 5018 sayılı Kanun'da -sanıyorum 74'üncü madde- tanımlanan kapsam dâhilinde ise bir şey kamu zararıdır. Yani, 74'üncü maddede bir kamu harcamasının, haksız ve yersiz bir kamu harcamasının hangi koşullarda oluştuğu bellidir. Ama, mesela, tebligatların, ödeme emirlerinin tebliğinde genel anlamda bir gecikme olması, yavaşlama olmasıyla ilgili bir değerlendirme özel olarak bir kamu zararı tespiti yoksa Sayıştay denetimi bağlamında bu, bir noktada performans denetimi, derinlik denetimi benzeri bir eleştiridir. Zaten, daha çok örnek verdiğimiz İngiltere Sayıştayının -İngiltere'deki yapı, Avrupa'da da böyledir- en fazla üzerinde odaklandığı alan aslında bu alan. Yani, verimsizlikler, performans noktasında idarelerin uygulamalarına ilişkin eleştiriler. Ben Sayıştayın bu alandaki yani idarenin genel uygulamalarını, verimlilik, etkinlik, etkililik, ekonomiklik, uygunluk bakımından değerlendirmesini, idarelere sistematik riskler konusunda tavsiyelerde bulunmasını, görüş ve önerilerde bulunmasını önemsiyorum ve bence Sayıştayın bu alanda daha fazla katkı vermesi gerektiğini de düşünüyorum.