KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Sayın Başkanım, çok değerli Bakanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım ve misafir milletvekili arkadaşlarım, değerli Kültür ve Turizm Bakanlığımızın çok değerli bürokratları, değerli basın mensupları; Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bütçesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunuş konuşmanızda en çok dikkatimi çeken konulardan bir tanesi kazılar. Kazılar konusunda baktığımızda yabancı kazıcıdan Türk kazıcıya doğru bir gidişat var, bunun en iyi örneği de Denizli'de, Laodikeia'da...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ne? var?

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Kazıcı.

Daha önce 57 tane Türk kazıcısı varmış, şu anda 117 tane olmuş. Bizim Denizli'de de Laodikeia Antik Kenti'mizde 2002'de başlayan kazılar Sayın Bakanım, tabiri caizse yabancılarla yılın iki ayında, onun da bir ayını gelip yerleşmeleri sürüyor, bir ayda da hava şartlarına göre çalışmalarını yapıyorlar, kıt kanaat giden bir çalışmaydı. Ancak, 2008 yılında Türkiye'de ilk defa Turizm Bakanlığımızla Pamukkale Üniversitesi ve Denizli Büyükşehir Belediyesi ortaklaşa bir protokol imzaladılar ve Denizli Belediyesi ciddi bir destek veriyor her yıl 2 milyon TL, en az 2 milyon TL ve üzerinde, kazıda, ciddi bir destek veriyor. Ayrıca, Bakanlığınızdan gelen destekler de var ama tabii, esas büyük desteği belediye veriyor. Bu şekilde üniversitedeki arkeologlarımızla beraber çalışarak yılın on iki ayı kazıya devam ediyorlar. Ve burada performans olarak baktığımızda Laodikeia'daki bir yıllık kazı, normal yabancıların on yıl yaptığı kazıya bedel. Ve şu anda Türkiye'de Laodikeia, kazı genişliği anlamında 1'inci sırada ve dünyada da 3'üncü-4'üncü sırada, bu ciddi bir örnek. Onun için hem Bakanlığımızdan bu yükün, en azından kazıya verilen destek anlamında yükün biraz hafifletilmesi anlamında bu protokolün incelenerek diğer ilerimize de, uygun olan illerimize de uygulanabilir olması, bence faydalı olacak diye düşünüyorum Sayın Bakanım.

Onun dışında, Pamukkale yine Hierapolis Antik Kenti'mizde Hazreti İsa'nın 12 havarisinden biri olan St. Philip'in mezarı orada. Ayrıca, Hristiyanların Anadolu'daki 7 kiliseden bir tanesi Laodikeia'da ve dolayısıyla 2014 yılında Laodikeia'da tam 12 farklı dinden ayin yapılmış, 12 farklı grup gelmiş ayin yapmış ve inanç turizmi anlamında da bunların ciddi mesajları olduğunu düşünüyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Orada kimin mezarı olduğunu söylediniz?

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - St. Philip, 12 havariden bir tanesi. Orada yine, çarmıhta taşlanarak öldürülmüş, mezarı orada ve Hristiyanlar için çok önemli ve gelip orada hacı oluyorlar.

Yine, Değerli Bakanım, en çok isnat edilen konulardan bir tanesi, bu gecenin gündemi devlet tiyatrolarıyla ilgili konu.

Şimdi, acizane ben sanatçıyı tanımlarken halkın, toplumun bütün kesimlerini kucaklayan; halkın, toplumun bütün kesimlerinin derdini, düşüncesini, duygularını, heyecanını sahneye yansıtabilen kişi demektir. Sadece kendi ideolojisini vatandaşına dayatan değil, seyirciye dayatan değil, toplumun bütün kesimine hitap eden. Eğer siz, toplumun bir kesimine hitap ederseniz sadece o kesimden alkış alırsınız. Bu, çok önemli. Bizim bu zihniyeti değiştirmemiz lazım. Sanatçının, hepimizin fikri olduğu gibi, hepimizin siyasi düşüncesi olduğu gibi onun da olabilir, saygımız sonsuz ancak bunu eğer sanatına karıştırıyorsa o zaman da o şekilde Türkiye'de muamele görür.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sizin partiye şarkı sözü yapan da sanatçı olur, diğer partiye şarkı sözü yazan da...

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - O da sanat. O ayrı bir şey. Bakın şimdi, şarkı sözü yapmak ayrı bir şey.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sanatçının siyasi görüşüne çerçeve oluşturmak doğru bir yaklaşım değil.

BAŞKAN - Sayın Yüksel, tamamlayınız, devam edin, siz görüşlerinizi açıklamaya devam edin.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Ben tam tersini söylüyorum, anlamak istemiyorsunuz, ben onu öyle anlıyorum.

Sanatçı, kendi ideolojisini dayatmamalı. Fikrini söyleyebilir, ideolojisi olabilir ama sahneye çıktığı zaman toplumun bütün kesimlerinin duygularını anlatabilmeli. Sadece bir kesimi anlatıyorsa o zaman kusura bakmasın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siz aynı şeyi söylüyorsunuz Adil Bey, farklı bir şey söylemiyorsunuz herhâlde.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Siz ideolojik pencereden bakıyorsunuz ama.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Hayır, tam tersine, ben ideolojik pencereye karşıyım. Sanatçı herkesi kucaklayabilmeli, herkesi hitap edebilmeli.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Kucaklamasın, niye kucaklasın?

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Kucaklamıyorsa ben de onu kucaklamıyorum, böyle demektir yani bu.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Kucaklamayın.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Tamam işte, o zaman da Fazıl Say'ın gördüğü muameleyi şey görmeyin.

BAŞKAN - Sayın Yüksel... Sayın Yüksel...

ÖNDER MATLI (Bursa) - Polemiklere kapılma Sayın Yüksel.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Şimdi, arkadaşlar, işin güzel tarafı herkesin kendi ideolojisini kendisine saklaması. Onun dışında siyasi partiler var, gelir Cumhuriyet Halk Partisine katılır, Milliyetçi Hareket Partisine katılır veya şu partiye katılır orada siyasi görüşünü söyler.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Siz niye ideolojinizi dayatıyorsunuz topluma?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kime dayatmışız?

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Nerede, nasıl dayatmışız?

BAŞKAN - Sayın Yüksel...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - "Dediğim gibi olacaksınız, sanatçı dediğim gibi olacak..."

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Tam tersine.

Şimdi, yine anlamak istemediğiniz belli, o kesin. Artık sizin pencereden bakarsak doğru, bakmasak yanlış, tamam. Sanatı sadece siz biliyorsunuz.

Fakat, şurada keşke şu performans listesine baksaydınız da şu ana kadar Devlet Tiyatrolarının aldığı mesafeyi görseydiniz, yaptığı işleri görseydiniz. Neyse, onları da anlamanızı beklemiyoruz, o, başka bir şey.

Şimdi, burada TÜSAK'tan bahsediliyor ama şu anda Türkiye'de Hacettepe Konservatuarı var, Dil-Tarih Coğrafya var, Eskişehir var, Bilkent var, Konya var, İstanbul var, Türkiye'nin pek çok üniversitesinde oyunculuk ve sahne sanatları bölümünden çocuklarımız mezun oluyor birer birer. Bu çocuklarımız için "Yarın ne olacak?" diye sormuyorsunuz da statükoya sahip çıkmaya çalışıyorsunuz. Statükoya sahip çıkmayın, tam tersine sanatçının, yetişen gençlerimiz için yeni iş imkânları... Onların İstanbul'da veya diğer yerde yapımcıların platolarında, orada burada kuyrukta günlerce iş bekleyen vasıfsız insanlar pozisyonundan kurtulmaları gerekir. Gerçek sanatçı o çocuklar, onlara mutlaka sahip çıkılması lazım. Büyükler zaten öyle veya böyle kendilerine bir şekilde bir yol tutmuş gidiyorlar. Mutlaka yeni yetişen gençlerimize eğer bu okullarımız varsa, onlara da sahip çıkılması noktasında Hükûmetimize, Bakanlığımıza, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğümüze "Bu konuda projen nedir?" diye sormamız lazım, işte bunların cevabını almamız lazım. Yoksa, önyargıyla, sadece suçlamayla bir yere varmamız mümkün değil. Öyle baktığımız zaman, evet, yılın bir tarihinde dediği gibi Kültür Bakanımızın ben 5 bin kadro alacağım, MHP'li mi alacaktın der aynı şeyi, biz de size söyleriz. Bu yanlış, bunun devam etmesinden yana değiliz, bu, yanlış arkadaşlar. Onun için...

İZZET ÇETİN (Ankara) - Hem yapıyorsun hem yanlış diyorsunuz ya.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Öyledir, öyledir.

Şimdi, özel tiyatrolara da baktığımız zaman yine, özel tiyatrolarda destek günümüze kadar özel tiyatro sayısı 59'muş ama şu anda, 2013-2014 sezonunda destek alan tiyatro sayısı 59'dan 221'e çıkmış ve verilen para da, destek parası da 850 binden 4 milyon 312 bine çıkmış. Bu, daha da artabilir.

Yine, Devlet Opera ve Balemizde önceki yıllarda 584 temsil sayısı varken 2013-2014 Eylül sonu itibarıyla yüzde 60'lık bir artışla 584'ten 933'e temsil sayısı çıkmış.

Yine, sinemada yerli film olarak baktığımız zaman da vizyona giren yılda 9 yerli film varken 2014 Ağustos sonu itibarıyla da bu, 6 kat artarak vizyona giren yerli film sayısı 56'ya yükselmiş.

Onun yanında yine Devlet Tiyatrolarında repertuvarın her yıl yüzde 50'sinin yerli olma şartı getirilmiş, yerli oyunlar, bu yerli oyunların da yüzde 15'nin yeni yerli oyunlar olması şartı getirilmiş. Bunların hepsi yeniye, yenilikçiliğe, yeni gelen gençlerimizin, sanatçılarımızın önünün açılması için yapılan projeler ve uygulamalardır.

Bu duygu ve düşüncelerle Bakanlığımızın bütçesinin hayırlar getirmesini diliyorum.

Teşekkür ederim.