| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Askerlik Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/414) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 07 .01.2016 |
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli hazırun; ben de bu madde üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, Sayıştayın denetim alanına ilişkin yaşanan gelişmeler hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu 2010 yılında kabul edilmiştir. Burada, Sayıştayın hem denetim yetkisi hem de denetim alanı yani denetleyeceği kurum sayısı hiç olmadığı kadar genişletilmiştir. Bunda Devlet Denetleme Kurulu ile Sayıştayın birleşmesi de rol oynamıştır. Özellikle, daha önce denetime dâhil olmayan kamu kurumları ve belediyelerin ortak oldukları şirketler de ortaklık payları da dikkate alınarak Sayıştay denetimi kapsamına dâhil edilmişlerdir.
Şimdi, maddenin değişim sürecinin değerlendirmesine gelince, burada, ilk düzenlemede, şirketlere yönelik olarak, yüzde 50'den fazla kamu payı olan şirketlerin tüm yönleriyle denetlenmesi, yüzde 50'den az olan kamu paylı şirketlerin de ortaklık hakları yönüyle denetlenmesi öngörülmüştür. Kanun ilk haliyle Anayasa Mahkemesine götürüldüğünde bu maddeye ilişkin bir Anayasa'ya aykırılık iddiası ileriye sürülmemiştir. Ardından, 2013 yılında yapılan değişiklikle, şirketlere yönelik olarak, kamu payı yüzde 50'den fazla olan şirketlerin denetlenmesi maddesi korunmuş ancak kamu payı yüzde 50'den az olan şirketler Sayıştay denetiminden çıkartılmıştır. Ardından yapılan değişikliğin Anayasa'ya aykırılığıyla Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz sonucunda 3 üyenin karşı oyuna rağmen madde iptal edilmiştir. Madde iptal edilmesiyle kanun ilk hâlinden daha kapsamlı hâle gelmiş, tüm şirketlerin kamu ortaklık payı ister yüzde 50'den fazla olsun, ister yüzde 50'den az olsun, tamamen ve tüm yönleriyle denetlenmesi durumu ortaya çıkmıştır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı 2015 yılı Temmuz ayında Resmî Gazete'de yayımlanmış ve altı ay düzenleme yapılması için de Türkiye Büyük Millet Meclisine süre tanınmıştır. Dolayısıyla, bizim bu düzenlemeyi bu ocak ayı sonuna kadar bitirmemiz gerekiyor.
Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde şu hususlara yer verilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yürütmeye tahsis ettiği bütçenin yetkilere uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını denetleme yetkisi bulunmaktadır. Meclisin bu denetim yetkisi adına denetim yapan uzman kuruluş olan Sayıştay tarafından yerine gerilmektedir. Sayıştay demokratik devlet ilkesinin gereği olarak önemli bir fonksiyon görmektedir. Yapılan denetlemeyle kamu payının yüzde 50'den az olan şirketlerin denetim yetkisinin Sayıştaydan alınmasının Sayıştayın kamu kaynaklarının kullanımına ilişkin denetim yetkisini ortadan kaldırdığı ileri sürülmüştür ve böylece Anayasa'ya aykırı bulunmuştur. Ancak burada karşı oy kullanan üç tane üye Anayasa'nın 160'ıncı maddesine atıf yaparak -ki Anayasa'nın 160'ıncı maddesi de Sayıştayla ilgilidir- ve der ki: Sayıştay merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleriyle mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlemlerini yapmakla görevlidir. Sayıştay'ın kesin hükümleri hakkında ilgili yazılı bildirim tarihinden itibaren... Orada süreler var, onlar bizim konumuzun dışında.
Ancak, aynı Anayasa'nın 165'inci maddesinde de "Sermayesinin yarısından fazlası -yani yarısından az olanı da kast etmiyor- doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının -yani bizim bahsettiğimiz ortaklıklar- Türkiye Büyük Millet Meclisince denetlenmesi esasları kanunla düzenlenir." denmektedir. Tam, şu anda yaptığımız işte budur. Yani burada...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kamu iktisadi teşebbüsleriyle ilgili 165'inci madde başlığı öyle.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Bu da kamu iktisadi teşebbüsü payları.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yok. İktisadi devlet teşekkülü farklı bir şey.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Evet, devam ediyorum ben.
Şimdi, burada karşı oy kullanan üç üye demişlerdir ki: "160'ıncı maddenin gereklerini 2013'te yapılan düzenleme karşılamaktadır." Yani merkezî, çünkü merkezî idarenin... Bunlar da sayılmış. Merkezî yönetim nedir? Merkez teşkilatı: Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, Bakanlıklar, yardımcı kuruluşlar, Danıştay, Sayıştay, Millî Güvenlik Kurulu. Taşra teşkilatları da iller, ilçeler, bucaklar, bölge kuruluşları. Yerinden yönetim kuruluşları da mahalli idareler, bunlar da özel idareler, belediyeler, köyler, hizmet kuruluşları ve üniversiteler, kamu iktisadi teşekkülleri, sosyal güvenlik kurumları, barolar vesaire gibi. Şimdi, burada kanun koyucunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kanunla Anayasa maddesinde yer almayan Sayıştaya ilave görevler verdiğini ve bu görevlerin başka bir kuruma da verilebileceğini ifade etmişlerdir. Yapılan düzenlemenin Anayasa'ya uygun olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca, hukuk devleti ilkesi kamu kaynaklarının kamu yararına kullanılıp kullanılmadığının denetlenmesi gerekmektedir ancak Anayasa bunun hangi kurum aracılığıyla yerine getirileceğini belirtmemiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin de yetkisinde bırakmıştır. Yani, merkezi idareler dışındakileri şu anda görüştüklerimiz gibi. Dolayısıyla "Anayasa'nın 160'ıncı maddesinde belirtilenlerin dışındaki kamu idarelerinin ve ortaklık paylarının Sayıştay tarafından denetlenmesi bir zorunluluk değildir ve bu Anayasa'ya uygundur." denmiştir. Şimdi, yeni kanun teklifi ne getiriyor? Yeni kanun teklifi daha da bir... "Kamu payı yüzde 50'den az olan ve Borsa İstanbul'da işlem gören -Borsa İstanbul'da işlem gören ibaresi ilk defa giriyor- ve şirketlere ilişkin ilgili mevzuatı uyarınca düzenlenen bağımsız denetim raporları Sayıştaya gönderilir. Sayıştay kendisine sunulan" vesaire, falan... "Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar." diyor. Burada sadece BIST'te işlem gören kuruluşlarla ilgili sınırlandırma yapılmış. Yani kamu payı yüzde 50'nin altında olmakla birlikte eğer bu kurumlar Borsa İstanbulda işlem görmüyorsa onların da denetimi tekrar Sayıştay tarafından yapılabilir hâle gelmiştir.
Sonuç olarak, artık borsada işlem görmeyen ve kamu payı olan tüm şirketler, ortaklık paylarına bakılmaksızın, isterse yüzde 1 olsun, yüzde 2 olsun, yüzde 5 olsun, ne olursa olsun, tamamen, her yönüyle Sayıştay tarafından denetlenir hâle gelmektedir.
Yapılan bu düzenleme ne kazandıracaktır? Bir: Yapılan bu düzenlemeyle Sayıştayın zaten çok olan iş yükü bir kere azaltılmış olacaktır. Çünkü, Sayıştay, genel bütçeli idarelerin tamamını, özel bütçeli idarelerden Yükseköğretim Kurulunun yüzde 91'ini, özel bütçeli idarelerin yüzde 99'unu, düzenleyici ve denetleyici kurumların yüzde 97'sini, il özel idarelerinin yüzde 98'ini, büyükşehir belediyelerinin tamamını, büyükşehre bağlı idarelerin yüzde 98'ini, il belediyelerinin yüzde 98'ini, ilçe belediyelerinin yarısına yakınını, yüzde 43'ünü, sosyal güvenlik kurumları, kalkınma ajansları, kamu işletmelerinin tamamını denetlemektedir ve raporlarını Türkiye Büyük Millet Meclisine göndermektedir.
Bu denetimlerle birlikte Sayıştay kamu payı olan şirketleri ancak kısıtlı sayıda denetleyebilmektedir. Sayıştayın iş yükü ve personel durumu dikkate alındığında kamu payı yüzde 50'den az olan şirketlerin bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmesi Sayıştayın iş yükünü oldukça azaltacaktır.
Şimdi, burada, arkadaşlarımız dediler ki: "Sayıştayın yaptığı denetimle bağımsız denetimin ne alakası var?" Burada Sayıştayın yaptığı denetim bağımsız denetime benzer bir denetimdir. Sayıştaya kanunla verilen yetki çerçevesinde, 5018 sayılı Kanun dışındaki kurumların sadece mali denetimi yapılmaktadır. Sayıştayın yürütmüş olduğu bu mali denetim esas olarak mali tabloların doğruluğuna ilişkin güvence vermek amacıyla yapılmaktadır. Özünde bağımsız denetim raporları da aynı amaç için hazırlanmaktadır ve Sayıştayın yaptığı denetimle benzer usul ve standartları kullanmaktadır. Nedir onlar? Denetimin planlanması, denetim kanıtlarının elde edilmesi, raporlanması ve sonuçta görülen denetim görüşleri açısından benzer usul ve standartların kullanılması. Özellikle borsada işlem gören ve Türk Ticaret Mevzuatı veya Sermaye Piyasası Kurulu Mevzuatı gereği bağımsız denetime tabi tutulan şirketlerin yeniden Sayıştay tarafından denetlenmesinin mükerrerlik oluşturabileceği düşünülmektedir.
Kamu kuruluşları ve şirketlerin, bağımsız denetim kuruluşlarının denetlenmesi tartışması yeni bir tartışma değildir, daha önce de bu tartışmalar yapılmıştır. 2014 yılında yayınlanan Sayıştay kanun taslağında, madde 45'te böyle bir denetimden bahsedilmektedir. Özünde Sayıştay raporlarında da bağımsız denetim raporlarından yararlanılmaktadır. Sayıştay raporlarını incelediğimizde bağımsız denetim raporlarına atıflar yapıldığı ve benzer konuların raporda yazıldığı görülecektir. Sayıştay İnternet sayfasında bunlarla ilgili örnekler mevcuttur.
Ayrıca değerli arkadaşlar, bizim mali denetim yapma yetkisi, biliyorsunuz, Maliye Bakanlığına ait. Bu yetkisini de müfettişleri ve kontrolörler aracılığıyla kullanıyor. Ancak, orada yapılan bir kanun değişikliğiyle mevzuata yeminli mali müşavirlik müessesesi eklenmiştir. Yeminli mali müşavirlik müessesesi mensuplarının denetlemiş olduğu defterler Maliyece denetlenmiş sayılmaktadır. Yani, bağımsız denetim, Sayıştay denetimi de bu kapsamda mütalaa edilebilir.
Sonuç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan, Meclis adına kamu kurumlarını inceleyip Meclise raporlar sunan Sayıştayın, bu düzenlemeyle denetleyeceği sayı artacak, daha etkin ve işlevsel denetimler gerçekleştirebilecektir.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Anayasa Mahkemesi kanun koyucu değildir, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bizim işte buralarda, mutfaklarda pişirdiğimiz, Genel Kurulda da kabul edilen kanunların Anayasa'ya uygun olup olmadığını denetleme görevi vardır. Zaman zaman Anayasa Mahkemesinin kendisini "kanun koyucu" yerine koyduğu ülkemizde sıkça rastlanmaktadır diyor, bu kanun tasarısının Anayasa'ya ve kanunlara uygun olduğu konusunda bu bilgilendirmeyi yapmış bulunmaktayım.
Hepinize sevgi ve saygılar sunarım.