KOMİSYON KONUŞMASI

MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan, kamu kurum ve kuruluşlarının çok değerli temsilcileri, işçi, işveren sendikalarımızın ve Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonunun çok değerli yöneticileri; saygıyla selamlıyorum.

Asgari ücretin artırılmasıyla ilgili bir önergeyi görüşüyoruz. Sayın Bakanın verdiği bilgiler için de teşekkür ediyoruz. Son verdiği rakamlara göre 13 milyon 761 bin sigortalı -resmî rakamlara göre- çalışan var, kayıtlı. Aksi olursa TÜRK-İŞ temsilcisi arkadaşlarım uyarabilirler -İşveren Sendikaları temsilcisi- şu anda yaklaşık olarak Türkiye'de bulunan 3 işçi konfederasyonunun TÜRK-İŞ, DİSK ve HAK-İŞ Konfederasyonunun toplu sözleşme bağıtladığı -üye bazını söylemiyorum, istatistikleri- işçi sayısı da 700 bin civarında, belki onun altında yani.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Değil.

MUSA ÇAM (İzmir) - Altında, yok, üye farklı. Toplu sözleşme bağıtlayan işçi sayısı açısından 700 bin ya vardır veyahut da yoktur. Bu, tabii, Türkiye açısından oldukça trajik bir durumdur. Örneğin, ülke nüfusu 1980'de 40 milyon iken 2,5 milyon toplu sözleşme yapan işçi var idi. Ama ülkede bugün nüfusumuz 75, 77, 78 milyon, çalışan sayımız artmış ama toplu sözleşme yapan işçi sayımız maalesef 700 binler civarında. Tabii ki Sayın Bakan da bunları mutlaka önümüzdeki dönemde değerlendirecektir; Türkiye'de neden örgütlülük yok, neden işçiler daha fazla örgütlenemiyorlar, sendikalaşamıyorlar, sendikal haklarını kullanamıyorlar, bunların önündeki engellerin ve yasakların neler olduğunu mutlaka önümüzdeki süreçte bunları değerlendirmek lazım.

13 milyon 760 binden 700 bini çıkardığımız takdirde 13 milyon asgari ücretle geçinen, asgari ücretle yaşamını sürdüren insan var ülkemizde demektir ve bunların aileleri var demektir. O zaman, asgari ücret aslında Türkiye'de en büyük toplu sözleşme demektir yani Türkiye'deki en büyük toplu sözleşme asgari ücrettir. Ve bu da yılda 2 kez belirleniyordu, ocak ayında ve temmuz ayında yürürlüğe giriyor. Aralık ayının son günlerinde genelde, Asgari Ücret Tespit Komisyonu; işçi, işveren ve Hükûmet temsilcilerinden oluşan komisyon toplanıyor ve bir yıl sonraki asgari ücreti belirliyordu. Asgari ücretin tespitiyle ilgili komisyona da itirazlarımız var. Oranın da daha genişletilmesi gerekir. Orası işçi, işverenlerin yanı sıra sadece en büyük işçi konfederasyonunu temsil ediyor. Bunun daha da genişletilmesi, demokratikleştirilmesi diğer konfederasyonların da mutlaka Asgari Ücret Tespit Komisyonunda temsil edilmesi gerekiyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 135 sayılı tavsiye Kararı'nda asgari ücret belirleme uygulaması, yoksulluğun sona erdirilmesi ve tüm işçilerin ve ailelerin gereksinimlerini karşılayabilmelerini sağlamak için geliştirilmiş bir politikanın unsurlarından biri olarak tarif ediliyor. Bizim ülkemizde genel olarak asgari ücretin belirlenmesi bir kişi olarak belirleniyor. Yani, sadece işçi düşünülerek asgari ücret tespit ediliyor. Oysa, biz de biliyoruz ki işçinin bir bölümü bekâr olabilir ama bir bölümü evli; 1, 2, 3, 4, daha fazla, hatta bakmak zorunda olduğu insanların olduğu da muhakkaktır. Dolayısıyla, Türkiye'de asgari ücret belirleme koşulları, maalesef, ne yazık ki Uluslararası Çalışma Örgütünün belirlemiş olduğu kriterlere çok yakın noktada değil. İnanıyoruz ki önümüzdeki günlerde, önümüzdeki dönemlerde Türkiye'deki çalışma yaşamının daha demokratikleştirilmesi, örgütlerin önündeki engellerin kaldırılması için hep birlikte elimizden gelen çabayı sarf edeceğiz.

Asgari ücret, burada artırılıyor. Güzel bir şey. Yeterli mi? Tabii ki değil, taraflar da bunu dile getirdiler. Biz, 7 Haziran seçimlerinden önce asgari ücreti 1.500 TL olarak ilan ettik, dedik ki: "Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında asgari ücreti 1.500 lira yapacağız." Diğer partilerden 1.400 var, 1.800 var, kimileri kalktı 2 bin lirayı falan da söyledi ama biz 1.500 lirayı söylediğimizde -Sayın Bakan bir şey söyleyeceğim size- 7 Haziran seçimlerinden önce, Türkiye'de yaklaşık 20-25 ilde temel atmalar ve açılışlar bahane yaparak mitingler yapıldı, bu mitinglerin birçoğunda kürsüde konuşurken Sayın Cumhurbaşkanı "Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı asgari ücreti 1.500 lira yapacakmış." deyip, alanda bulunanlara Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanını yuhalattı. Garip bir ruh hâlidir. Sanki asgari ücret 2 bin lira da Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi seçim bildirgesinde asgari ücreti 1.500 liraya düşürüyormuş da meydanlarda Cumhuriyet Halk Partisini yuhalattılar.

Maliye Bakanımız Sayın Şimşek de dedi ki: "Cumhuriyet Halk Partisi 1.500 liranın kaynağını göstersin, ben Cumhuriyet Halk Partisine oy vereceğim." Bunu da söyledi, kayıtlarda var, basın burada.

Şimdi, 7 Haziran seçimleri yapıldı, oldu, bitti, tablo ortaya çıktı ve 1 Kasıma gittik. 1 Kasıma giderken bizim seçim bildirgemizde olan birçok şeyi partiniz de, asgari ücret de dâhil olmak üzere, aldı, 1.300 liraya çıkaracağını taahhüt etti ve 1 Kasım seçim sonuçları da sizi tek başınıza iktidara getirdi. Şimdi, onları da uygulamaya başlıyorsunuz. Bu, sevindirici bir iştir ama biz "1.500 liraya çıkaracağız." dediğimiz zaman, Maliye Bakanının "Kaynağını göstersinler, ben de oy vereceğim." demesi veyahut da Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı mitinglerde "Cumhuriyet Halk Partisi asgari ücreti 1.500 liraya çıkaracakmış." deyip orada toplanan kitlelere partimizi ve seçim bildirgemizi yuhalatmasının ne kadar yanlış olduğunu, bugün, sizin bizim bulunduğumuz noktaya geldiğinizi, yaklaşmak istediğinizi görüyoruz.

Tabii ki siyaset, oluyor ama tabii ki daha önceki dönemlerde de burada konuştuk, dün ve bugün de konuşuyoruz, siyasetin de bir kuralını, bir kalitesini, seviyesini de tutturmak gerekiyor. Dolayısıyla, bizim söylemlerimize yaklaşılmış olması, 1.300 TL'ye getirilmiş olması sevindiricidir. Keşke imkânlarımızı, olanakları daha fazla seferber edip de daha yüksek rakamlara bunları taşıyabilsek ama esas olan, tabii, burada beni düşündüren -şimdi sizden de cevap isteyeceğiz- yılda 2 kez asgari ücret zamları yapılıyordu aralık ayında, ocak ve temmuz ayında. Şimdi, bu böyle olunca, temmuz ayında bir asgari ücret artışı gerçekleşecek midir, gerçekleşmeyecek midir? Yoksa, bu tam bir 2016 yılını mı kapsayacaktır ve 2017'den itibaren tekrar eskiye dönüp yine 2016'nın sonunda, Aralık ayında Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıp 1 Ocak 2017'de ve 1 Temmuz 2017'de mi belirlenecektir? Nasıl, hangi kıstaslara göre yapılacaktır? Bunları, tabii ki öğrenmek isteriz.

Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonumuzun bu konudaki haklı talebini çok meşru görüyoruz. Evet, gerçekten, sosyal güvenlik primiyle ilgili bir artış söz konusu. Bu, aynı zamanda muhtarlarımızda öyle, diğer kesimlerde de böyle bir sıkıntı var, kendi isteğine bağlı olarak sosyal güvenlik primini ödeyen insanlar için de geçerlidir. Bununla ilgili de bir düzenlemenin mutlaka yapılması gerektiğini düşünüyoruz ama Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonunu çok direkt ilgilendiren bu konuyla ilgili Sayın Bakanın düşünceleri nelerdir? Onları da öğrenmek isteriz.

Biz, prensip olarak böyle bir yükselişten memnuniyet ve mutluluk duyuyoruz. Özellikle Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu ve Türk-İş'in bu konuda bir mutabakat sağlamış olması sevindirici. Tabii ki bu mutabakatın içerisinde Hak-İş'in ve DİSK'in de (Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) olmasını isterdik, onların bu konudaki çekinceleri nedir, ne değildir, onu bilemiyoruz. Onların da müşterek olarak burada bulunmalarını isterdik.

Sosyal taraflara, asgari ücretle geçinen arkadaşlarımıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.