KOMİSYON KONUŞMASI

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - ...demokrasinin geldiği yer, elbette ki bunların kurallar, kanunlar ve yasalar çerçevesinde olmasıdır. Bu mesele, asgari ücret meselesi tam da burada bizi bağlamış. Yani, biz bir temsilî demokrasinin içerisinde değiliz bugün. Bizim bugün yaşadığımız demokrasi, müzakereci bir demokrasidir ve katılımcı bir demokrasidir. Asgari ücret meselesinde bunun bir barem daha, bir kademe daha üstündeyiz. Yani, asgari ücreti kanunla bağlarken, onun çalışma şeklini ortaya koyarken sosyal tarafı ve sosyal diyalogları ihmal etmeyen ve bugün bizim çıkarmadığımız ama bize de gelen bir süreç söz konusu. Bizim yapacağımız şudur demokrasilerde: Milletimize öneride bulunmak. Milletimizin bu öneriye karşılığı reyle, oyla ve sandıkladır ve milletimiz 1 Kasım seçiminde buna reyle, oyla ve sandıkla bir karşılık ortaya koymuş ve netice itibarıyla bizim buradan aldığımız destekle elbette ki bu 1.300 lirayı önermek, yasanın, kanunun gerektirdiği şekilde önermek ve bunu orada da tartışmak elbette ki bu sürecin en amir durumlarından bir tanesidir. Biz de bunu sağladık ve şöyle bir şey ifade etmek isterim, Musa Bey de değerlendirmelerinde söyledi: Şimdi, her siyasi partinin kendine ait bir siyaset yapma tarzı var ama AK PARTİ'nin siyaset yapma tarzının diğer siyasi partilerden ayrı olması da çok doğal, çünkü farklılaşma sebepleri muhakkak vardır. 2002'den itibaren AK PARTİ kendine ait bir siyaset tarzı ortaya koyuyor ve çok doğal olarak seçimden önce bu tip yani halka biraz önce bahsettiğiniz konularla ilgili taahhütlerde bulunmaktan çekiniyor ve bunu yapıyor. Bunu çok doğal olarak bu on üç yıllık, on dört yıllık süreç içerisinde hem milletimiz de gördü hem herkes de gördü ve bu konuda AK PARTİ'nin karar organları daha önceki seçimlerde de, 7 Haziran seçimleri öncesinde de elbette ki gerek asgari ücret konusunda gerekse emeklilik konusunda birçok çalışmanın altına imza attılar. Ama, bunu bir seçim stratejisi olarak, bir seçim anlayışı olarak ve daha önce yaptığı gibi diğer siyasi partilerle bir rekabet ortamına dökmek istemedi. AK PARTİ'nin geldiği nokta şu: 7 Hazirandaki seçim sonuçlarından sonra ben de sokaktayım, bütün milletvekillerimiz de sokakta. İnsanlarımızın söylediği şu: "Arkadaş, siz söyleyeceğinizi söyleyin, bir size itimat edeceğiz." Biz bunu kendi içimizde değerlendirdik, bunu yapmalı mıyız, yapmamalı mıyız, böyle bir stratejik değişikliğe gitmeli miyiz, gitmemeli miyiz? Biz bunu yine milletimizle konuştuk. Buna emin olmanızı isterim ki ben çocukluğumdan beri bu kürsülerde siyaset yapan bir adamım, sokakların tozunu yutarak geliyorum, milletin ne dediğini de iyi bilirim ve millet şunu söyledi: "Siz bunu söyleyen arkadaş, ne yapacaksanız, ne koyacaksınız söyleyin." ve biz bunu parti organlarımızda, parti kurullarımızda yaptığımız bütün toplantılarda yapabileceğimizi ki bunu da aziz milletimiz bugün görüyor, biz bunu yapıyoruz. Ama, biz bunu yaparken de bütün taraflarla, bakın, yani geçen gün de, bugün de hepimiz demokrasinin bütün tezahürünü ortaya koyuyoruz. Hem size hem milletimize hem sosyal taraflara, herkese teker teker anlatarak gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Neticede elbette ki bu konuyu çok net bir şekilde söyleyeyim ki milletimizin talimatıyla milletimize ortaya koyduk. Ha, burada bizim kendimize ait düşüncelerimiz var ama özellikle bu konuda da yalnız değiliz, sorumluyuz yani işçi kesimimize sorumluyuz, işveren kesimimize sorumluyuz, millete sorumluyuz, bütçeye karşı sorumluyuz. Bir de "bütçe" denilen bir kavram var. Eğer biz burada bir mali disiplin konusunda negatiflik ortaya koyar, açığı ortaya koyarsak geçmiş dönemlerde olduğu gibi kaşıkla verip kepçeyle alabilecek bir noktaya ulaşırız. Bu da doğru değil, bu da bizim sorumluluğumuz. Siyaseten de bunun bedelini eğer bir yanlış yaparsak yine biz öderiz. Onun için bütün bu sorumlulukların milletimizle, bütün taraflarla, bütün demokratik kesimlerle paylaşılması elbette ki en doğal olanıydı. Biz bunu önerirken, bu taahhütlerde bulunurken, bu vaatlerde bulunurken de bunu yaptık, şu anda bu noktaya gelirken de çok doğal olarak yine bunu işlevsel olarak gerçekleştiriyoruz.

Yine, şunu söylemek istiyorum, bir rakam olarak yani son rakamlar da kayıtlara girsin diye: 5 milyon 300 bin civarında bir asgari ücretlimiz var yani net asgari ücretli olan. Deminki söylediğimiz rakamla bir orantılarsak toplam yüzde 39'a geliyor yani bizim asgari ücretli sayımız.

Bir değerlendirme daha geldi. Sayın Karabıyık, zannediyorum, böyle bir değerlendirme yaptı, yine bilgi olarak da aktarmam gerekir. Özellikle 6'ncı bölgede bizim ücretler üzerinden neredeyse prim ve vergi almıyoruz. Yani, bu orada herhangi bir kayıt dışını ortaya koyabilecek -yani prim ve vergi açısından- bir tabloyla bizi hemen hemen karşı karşıya bırakmayacak bir durum oluşturuyor yani şu andaki durumumuz o.

LALE KARABIYIK (Bursa) - Biliyorum, sadece farkları söylemek istedim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Anladım.

Yine, söylemek isterim ki...

ERHAN USTA (Samsun) - Dediğiniz oran yüzde 41 oluyor, sizin dediğiniz rakam.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - 5 milyon 300'e 13 milyon 770 bin.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, hayır, özel sektör açısından...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ama, biz tamamını, evet, özel sektör açısından da oradaki 2 puan bir şey olabilir.

Ve bu değerlendirmeyle ilgili şunu söylerim: Bir cümle daha söylediniz yani eski Sayın Ekonomi Bakanımızın bu konuda bunun asgari ücret için Asgari Tespit Komisyonuna geleceğini. Bu, çok doğru, kanun böyle. Yani, ben Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına başlarken de "Biz asgari ücreti 1.300 lira yapacağız." diye gelmedim. Ben bunun bir tarafıyım, kamuyum ve diyorum ki bizim önerimiz budur ve böyle olmasını istiyoruz. Biz oraya "Biz asgari ücreti 1.300 lira yapmak için buradayız." dediğimiz andan itibaren kendileri o tarafın doğal temsilcileri olarak, sadece hukuki değil, doğal temsilcisi olan kişiler konusunda da bir eksik değerlendirme yapmış olduğumuz ortaya çıkardı, doğru da olmazdı. Sayın Bakanımızın da, Sayın Başbakanımızın da söylediği, Sayın Başbakanımızınki siyasi taahhüttür, Sayın Babacan'ın söylediği de oranın işleyişine yönelik bir anlayışı ortaya koymaktır.

Asgari Ücret Komisyonu, Sayın Musa Çam'ın söylediği...

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Bakanım, çok kısa hemen yani yanlışın üzerinden gitmeyelim diye. Sayın Bakanım, bugün mutlaka çok çalışmıştır ama en azından yer olarak taze yani burada şimdi bir iki saatlik bir şey. Sayın Bakanım, biz saat ondan beri buradayız. Yani, bu söylediklerinizin karşılığında söylenecek epeyce şeyler var yani bence hiç buralara girmeyelim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ben siyasi mülahaza yapmıyorum ama.

ERHAN USTA (Samsun) - Öyle ama. Yani, Asgari Ücret Tespit Komisyonuyla ilgili hiçbir şey söylemedim, mesela bana onu atfen...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Sizin için söylemedim ben.

LALE KARABIYIK (Bursa) - Ben de zaten Bakan Sayın Şimşek için söyledim.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, hayır, ona atfen ona da söylediniz. Yani, bence bunlara girmeyelim. Yani, şurada karşılıklı bir anlayış içerisinde bir şey yapmaya çalışıyoruz. Eski Ekonomi Bakanımızla ilgili hususu ben söyledim ama farklı bir şey anlatıyorsunuz, yanlış oluyor. Yoksa bu iş uzar yani bu işi uzatmadan işi bir an evvel bitirelim diye uğraşıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Usta.

Evet, Sayın Bakanım...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ben, netice itibarıyla şöyle tamamlayayım: Elbette ki... Bülent Bey'in bir eşitlik ilkesi değerlendirmesi vardı. Haklısınız, Anayasa'nın da buna ait bir değerlendirmesi var. Ama, bunu biliyorsunuz, mesela biz şu anda normalde SGK primlerinden yüzde 20,5 alınması lazım işveren payının, oysa biz bugün 15,5 alıyoruz. Bu 15,5'un 5'ini biz teşvik olarak ortaya koyuyoruz, bunu başka anlamda koymuyoruz. Bunu bir destek, bunu bir teşvik olarak ve bir yıllık... Burada kritik bir soru vardı zannediyorum. Bu, sadece ve sadece 2016 yılı için geçerlidir.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama, herkes için yapıyorsunuz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Evet. 2016 yılı için geçerlidir ve ikinci dönemde, ikinci altı ayda oturup bir asgari Ücret Tespit Komisyonu toplayacak mıyız? Hayır, toplamayacağız çünkü bizim taahhüdümüz de bunun 2016 yılı içerisinde 1.300 lira olmasıydı yani açıklığa kavuşması açısından söylüyorum. Yine, bu konuda eğer başka bir değerlendirme varsa bu değerlendirmeleri de yapmaktan büyük bir memnuniyet duyarım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyoruz Sayın Bakanım.

ERHAN USTA (Samsun) - Genel şeylerle ilgili yorumunuzu da alabilir miyiz?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Çok özür diliyorum, haklısınız.

Şimdi, bizim 2016 için -geçen gün ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan da açıkladı- yüzde 4,5'luk bir planlamamız var, daha netleşmese de.

BAŞKAN - Mehmet Şimşek mi?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Özür diliyorum, Mehmet Şimşek.

BAŞKAN - Mehmet Şimşek açıkladı, evet.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Mehmet Şimşek Bey açıkladı. Yüzde 4,5'lik bir planlamamız var. Elbette ki yüzde 4,5'lik planlama, son çeyrekte yüzde 4 olduğunu da düşünürsek, biraz daha ekonomi ivmemizin büyüyeceği anlamına gelmektedir. Şuna siz de hak verirsiniz: Muhakkak ki yeni açılacak işletmeler hesap kitap yaparlar ama onları caydırıcı değil, daha ziyade onları gönüllendirici -çünkü bu maliyet belki de onlara ağır gelebilir- bir katkının sunulması ki biz bunun hesabını da yaptık yani bizim bütçemize de, maliyetimize de çok büyük bir etki ortaya koymuyor. Ama, o bizim temel görevimizdir, orada haklısınız. Yani, bizim burada eğer bir muvazaa durumu söz konusu olursa, çok doğaldır ki, bu muvazaa durumunu yapmamak için de bütün denetmenlerimizce, Sosyal Güvenlik Kurumunun bütün sistemince -İş Teftiş olarak- bunun üzerine gitme konusunda kararlılığımız da nettir. Yani, şu çok açıktır: Verilen her verginin hesabının ve harcanan her kuruşun hesabının doğru bir yere gitmesinden sorumlu olarak bizi milletimiz buraya getirmiştir. Biz böyle bir sorumluluğu taşıyoruz.

Tekrar teşekkür ediyorum.