KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET METİNER (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli Hocam, katkılarınız için teşekkür ediyorum.

Notlarımın arasında kafama, aklıma takılan bazı sorular var, sorunlar var, hemen bir biçimde paylaşayım. Bu paylaşımda da çok eleştirel gözle bakmazsanız sevinirim.

Şimdi, bu "istenmeyen çocuklar" diye bir vurgu yaptınız, o bence çok anlamlı, çok değerli. Bir anne baba o çocuğu istemiyorsa sahiplenme güdüsünün eksik olacağını söylediniz. Bu doğru bir saptama olabilir. Tabii, mesela doğuda, güneydoğuda bir sürü bu şekilde istenmeyen çocuklar oluyor ama orada bir anomali ortaya çıkmıyor. Ben o bölgenin bir insanıyım, çok çocuklu bir ailenin çocuğuyum; çevremizdeki akrabalarımızın tamamı böyle, orada bir anomali yok, cinsel istismar diye tanımlayabileceğimiz, burada şu an dinlerken her birimizin haya ettiği, başımızı utanarak öne eğdiğimiz ensest şeylerin hiçbirisi yok ama bunun bir etmen olarak vurgulanmasının önemine ben de inanıyorum ama bunu getirip çok çocuklu ailelere bağlamak... Sizin söylediğiniz şey çok farklı, bağlamı çok farklı ama bu bağlamdan çok çocuklu aileleri bir anomali gibi göstermeye çalışmak, cinsel istismarın bir nedeni, bir etmeni gibi saymak doğru değil. Yani, eğer yanlış anlaşıldıysam düzeltirsiniz. Tabii ki biz çok çocuklu aile yapısından yanayız. Muhafazakâr bir partiyiz, dinî değerleri önemseyen bir partiyiz. Bizim için bu bir yaklaşım tarzı ama istenmeyen çocuklar meselesine bu gözle yeniden bakmamızda elbette ki yarar var. Benim sadece söylemeye çalıştığım, bu korelasyonun politik bir istismar konusu yapılmaması içindir yani istenmeyen çocuk gerçekliği ile çok çocuklu aile gerçekliği birbirinden çok farklı şeyler, ikisi arasında yanlış bir ilinti kurup politik sonuçlar çıkarmak doğru değil.

Fikirlerimizi söylüyoruz Sayın Hocam, kimseye cevap olsun diye değil, size de cevap olsun diye değil.

Bir de şu alt sosyoekonomik gruplar olgusu, bu tür vakaların çok sıkça yaşandığına vurgu yaptığınız grup. Bunun ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum. Gene sonuçta kendi bölgemle ilgili. İstanbul Milletvekiliyim ama sonuçta o bölgenin bir çocuğuyum, o alt sosyoekonomik gruptan gelen ailelerin sıkça yaşandığı bir bölgenin çocuğuyum. Valla çok sayıda çocuklar vardı, çok da iç içe yaşardık fakat bu cinsel anomalileri şehirlere geldikten sonra daha fazla görmeye başladım, başta ensest. Bu hiç yoktur anlamındaki bir tespit değil, zinhar, insanoğlu her yerde, cinsel sapkınlıklar da vardır, patolejiler de vardır, anomaliler de vardır ama bunu münhasıran alt sosyoekonomik bir gruba indirgenmesi, ben indirgediğiniz kanaatinde değilim, zaten bütün indirgemeci yaklaşımlar bizi gerçeklikten uzaklaştırır ama mesela bu tespitiniz bu gruba mensup olan insanları rahatsız edebilir, "Ya bizde yoktur böyle. Bunları aklımızın ucundan geçirdiğimizde bile rahatsızlık duyardık, bunları dinlerken bile başımızı öne eğiliyor." diyen pek çok insanı rahatsız eder. Onun için, bu sınıfsal vurguların bir genelleme için kullanılabileceği varsayımıyla çok daha özenli bir bağlama yerleştirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Bir diğer husus: Hocam, biz tabii ki istismarın her türüne karşı çıkmak zorundayız; cinsel istismara, fiziksel istismara, beyinsel istismara -ne demekse o- her şeye karşı çıkmak zorundayız, istismarın her türüne. Siz çok önemli bazı vurgular yaptınız, psikolojik, çocuğun psikolojik hassasiyetinin korunması açısından çünkü o travmatik şeyler tekrar yaşanıyor. Çok doğru, bir kez konuşsun yeter. Yani, mahkeme aşamasında hâkim ayrıntılarını öğrenmeye çalışıyor yani belki de başkaca meraklarını gidermek için neyse yani çeşitli görevler arasında da bu tür sapkınlıklar olabilir yani çok iyi giyinmiş bir beyefendi ama başka bir şey... Şimdi, bu çok önemli bence. Çocuk izlem merkezlerinden birini ziyaret ettiğimizde de bunun artık yapıldığını görmüş olmaktan büyük bir mutluluk duyduk ama şu da rahatsız edici olmaz mı: Bu somut ve spesifik olaylar üzerinden ha bire konuşmak ama ha bire konuşmak...

PROF. DR. BAHAR GÖKLER - Pardon, onu tam anlayamadım.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Yani, bir olay yaşanmıştır, hepimizi rahatsız eden bir olay yaşanmıştır, hepimizin üstüne gittiği bir olay yaşanmıştır; bir şehir üzerinden, bir kişi üzerinden, bir olay üzerinden bu olayın çok sıklıkla dillendirilmesi... Ve biz politikacılar bunu yapmayı çok severiz, birbirimize karşı da argüman olarak kullanmayı da çok severiz. Bu dili de kurmak konusunda bize bir öneriniz olmaz mı? Yani bir istismarı ortadan kaldırmak için ortaya çıkabilecek politik bir istismar dilinin de o çocukları yaralayabileceğini düşünmez misiniz mesela, böyle bir öneriniz olur mu, olmaz mı? Bu dilin inşası konusunda bize... Yani bir istismar olayını önlemek için çaba sarf etmek her bir yurttaşın görevidir, eyvallah, üstüne gitmek her bir yurttaşın görevidir ama biz politikacıların bu olayı istismar etmemeleri için nasıl bir dil inşa etmeleri gerektiği konusunda da eminim ki önerileriniz vardır. Ben kendi adıma bu önerileri de önemsediğimi de belirtmek istiyorum. Bu sorunun cevabını da verirseniz...

Bir diğer husus, bitiriyorum, kız-erkek çocukların bir aradalığına karşı olan bir parti değiliz, eğitimi de bir arada yapabilirler, bir arada büyüyebilirler. Biz zaten bir aradayız, partide bir aradayız, Hükûmette bir aradayız, sosyal hayatta bir aradayız. Bu bir aradalığa ilkesel olarak karşı değiliz. Belki bunun yararları da vardır ama bunun bir norm olarak dayatılması acaba... Yani insanlar çeşitli seçenekler de şey yapabilir, demokrasinin bir gereği olarak yani bir aradalık yerine farklılık üzerinden de bir ilişki biçimi geliştirmek isteyebilirler.

Buradan şöyle bir sonuç çıkarmak acaba ne kadar doğru olur: "Bir aradalık, bu cinsel anomalileri, sapmaları ortadan kaldırır, kız-erkek çocuklarının farklı yerlerde kümelenmeleri de bunlara sebebiyet verir." diye bir algı oluşturacak bir mülahaza ne kadar doğrudur. Yani, evet, bunu yapalım, cinsel eğitimi de yapalım, eyvallah. Bir aradalık ilişkisine de bir norm olarak karşı çıkmayalım ama bunun bir norm olarak dayatılması yani "Böyle yapmazsanız, böyle yapan topluluklarda bu cinsel sapmalar olur, en baş etmenlerden biri de budur." gibi bir şey, bu da hem indirgemeci hem dayatmacı olmaz mı, bunun da yeniden düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.

Çok teşekkür ediyorum. Biz sonuçta bir Meclis komisyonuyuz, biz zaptiye değiliz, savcı değiliz, olay yeri inceleme ekibi değiliz, takdir ederisiniz Meclis grubuyuz. Sorunları araştırırız, birtakım eksiklikleri belirleriz, yasal eksiklikler varsa bunların giderilmesi için Hükûmetlerimize önerilerde bulunuruz. Pratikte uygulamalar varsa bunların giderilmesi için gerekli çalışmaları yürütürüz, umarız ve dileriz bu Komisyonumuz bütün bu dinlemelerden, izlemelerden sonra oluşturacağı raporla bu sürecin önünü açar.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.