ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Evet, Sayın Başkanım, ben de öncelikle raporu düzenleyen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hakikaten hassas bir çalışma olmuş.

Tokat Cezaeviyle ilgili benim de... Sayın Doğru da bahsetti, hakikaten yeri kötü seçilmiş bir yer. Fiilen de o bölgede görev yaptığım için biliyorum. Yani acil bir hastalık olduğunda, bir durum olduğunda gerçekten ulaşmak da zor, kış da sert geçen bir bölge orası.

Bunun haricinde kapasite aşımından bahsedildi. Gene Sayın Doğru da bahsetti, hem Niksar'da hem de Erbaa'da bu koşullara daha uygun cezaevleri var. Burası da açık cezaevi olarak kullanılabilir. Yani mahkûmlar açısından da, devlet açısından da daha doğru bir yaklaşım olur diye düşünüyorum.

Gene, bir şeyi belirtmek istiyorum, muayene sorunundan bahsedildi, şöyle bir şey var: Muayene olanlar için de çok kötü bir uygulama; mahkûm hasta oluyor, viziteye çıkıyor, hastaneye getirilişlerini görmelisiniz gerçekten. Elleri kelepçeli, etrafında 10 tane silahlı asker; sanki zannedersiniz ki yani adam belki orada üç paralık bir işten yatıyor, dünyanın en azılı haydudu bu zannedersiniz manzarayı. Aynı şekilde, polikliniğe girer, muayene edeceksiniz, askerler başında bekler. Ya, kardeşim, çık dışarı, adam belki özel bir şey söyleyecek; çıkmaz, "Efendim, bize böyle emredildi." Yani siz şimdi orada devlete karşı gelmekle hastanın haklarını savunmak arasında kalıyorsunuz. "Ya kaçarsa?" Kaçarsa kapının önünde bekle. "E, cam var." Camın önünde de bekle. Yani bunlar yapılması zor şeyler değil ama kesinlikle bir hasta hakkı ihlali yaşanıyor burada. Hani doktora gitmeyi başaranlar da böyle ciddi bir ihlal altında kalıyorlar. Bu konuda ne yapılabilir, nasıl bir düzenleme yapılabilir bilemiyorum ama mutlaka yapmak lazım çünkü hasta mahremiyeti her şeyin başında...

BAŞKAN - Aslında düzenleme yeterli orada. Yani düzenleme şunu diyor: "Doktor ancak güvenlik sebebiyle çözdürmez." Yani güvenlik sebebiyle. Orada doktora vermiş, doktor diyorsa ki artık açılmasını kelepçenin, hasta ya da hükümlü de istiyorsa bunu, açılmak zorunda. Jandarmanın orada bir inisiyatifi pek fazla yok. Yani doktorla hasta arasındaki bir iş.

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Belki orada bir eğitim yetersizliği de var, doktor arkadaşlar da bilmiyor olabilir, mahkûm da o hakkını bilmiyor olabilir ama ona bir çözüm bulmak lazım. Hakikaten hani ufak tefek bir hastalığı olduğunu düşünen bir mahkûm, sırf o manzarayı yaşamamak için doktora gitmez bence. Yani ben şahsen öyle olsam gitmem açıkçası. Öyle bir sorunumuz var.

Evet, cezaevinin ulaşımıyla ilgili bir sorun söylendi. Ben yani kusura bakmayın bunu söyleyeceğim, Tokat'ın hepsi yol anlamında mahkûm. Yani ne havadan doğru dürüst gidebiliyorsunuz Tokat'a ne karadan gidebiliyorsunuz ne denizden gidebiliyorsunuz. Tokat şu anda Türkiye'nin en uzak şehri bence çünkü altı saatten evvel gidemiyorsunuz Ankara'dan çıktığınız zaman. Yani bu anlamda da dikkatinizi çekmek istiyorum açıkçası.

Televizyon izlemeleri mahkûmların... Evet, bence de son derece doğru, yani istediği kanalı izlesin, bırakın, ne olacak? Ne zararı var? Ama tabii, biz Mecliste izleyemiyoruz istediğimiz kanalı, böyle bir sorunumuz var veya havaalanına gittiğimizde istediğimiz gazeteyi okuyamıyoruz. Yani buralarda böyle olunca cezaevinde böyle olmasını da normal karşılıyorum açıkçası.

Teşekkür ediyorum ben.

Dediğim gibi, emeği geçen bütün arkadaşlar sağ olsunlar.

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Evet, Sayın Başkanım, ben de öncelikle raporu düzenleyen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hakikaten hassas bir çalışma olmuş.

Tokat Cezaeviyle ilgili benim de... Sayın Doğru da bahsetti, hakikaten yeri kötü seçilmiş bir yer. Fiilen de o bölgede görev yaptığım için biliyorum. Yani acil bir hastalık olduğunda, bir durum olduğunda gerçekten ulaşmak da zor, kış da sert geçen bir bölge orası.

Bunun haricinde kapasite aşımından bahsedildi. Gene Sayın Doğru da bahsetti, hem Niksar'da hem de Erbaa'da bu koşullara daha uygun cezaevleri var. Burası da açık cezaevi olarak kullanılabilir. Yani mahkûmlar açısından da, devlet açısından da daha doğru bir yaklaşım olur diye düşünüyorum.

Gene, bir şeyi belirtmek istiyorum, muayene sorunundan bahsedildi, şöyle bir şey var: Muayene olanlar için de çok kötü bir uygulama; mahkûm hasta oluyor, viziteye çıkıyor, hastaneye getirilişlerini görmelisiniz gerçekten. Elleri kelepçeli, etrafında 10 tane silahlı asker; sanki zannedersiniz ki yani adam belki orada üç paralık bir işten yatıyor, dünyanın en azılı haydudu bu zannedersiniz manzarayı. Aynı şekilde, polikliniğe girer, muayene edeceksiniz, askerler başında bekler. Ya, kardeşim, çık dışarı, adam belki özel bir şey söyleyecek; çıkmaz, "Efendim, bize böyle emredildi." Yani siz şimdi orada devlete karşı gelmekle hastanın haklarını savunmak arasında kalıyorsunuz. "Ya kaçarsa?" Kaçarsa kapının önünde bekle. "E, cam var." Camın önünde de bekle. Yani bunlar yapılması zor şeyler değil ama kesinlikle bir hasta hakkı ihlali yaşanıyor burada. Hani doktora gitmeyi başaranlar da böyle ciddi bir ihlal altında kalıyorlar. Bu konuda ne yapılabilir, nasıl bir düzenleme yapılabilir bilemiyorum ama mutlaka yapmak lazım çünkü hasta mahremiyeti her şeyin başında...

BAŞKAN - Aslında düzenleme yeterli orada. Yani düzenleme şunu diyor: "Doktor ancak güvenlik sebebiyle çözdürmez." Yani güvenlik sebebiyle. Orada doktora vermiş, doktor diyorsa ki artık açılmasını kelepçenin, hasta ya da hükümlü de istiyorsa bunu, açılmak zorunda. Jandarmanın orada bir inisiyatifi pek fazla yok. Yani doktorla hasta arasındaki bir iş.

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Belki orada bir eğitim yetersizliği de var, doktor arkadaşlar da bilmiyor olabilir, mahkûm da o hakkını bilmiyor olabilir ama ona bir çözüm bulmak lazım. Hakikaten hani ufak tefek bir hastalığı olduğunu düşünen bir mahkûm, sırf o manzarayı yaşamamak için doktora gitmez bence. Yani ben şahsen öyle olsam gitmem açıkçası. Öyle bir sorunumuz var.

Evet, cezaevinin ulaşımıyla ilgili bir sorun söylendi. Ben yani kusura bakmayın bunu söyleyeceğim, Tokat'ın hepsi yol anlamında mahkûm. Yani ne havadan doğru dürüst gidebiliyorsunuz Tokat'a ne karadan gidebiliyorsunuz ne denizden gidebiliyorsunuz. Tokat şu anda Türkiye'nin en uzak şehri bence çünkü altı saatten evvel gidemiyorsunuz Ankara'dan çıktığınız zaman. Yani bu anlamda da dikkatinizi çekmek istiyorum açıkçası.

Televizyon izlemeleri mahkûmların... Evet, bence de son derece doğru, yani istediği kanalı izlesin, bırakın, ne olacak? Ne zararı var? Ama tabii, biz Mecliste izleyemiyoruz istediğimiz kanalı, böyle bir sorunumuz var veya havaalanına gittiğimizde istediğimiz gazeteyi okuyamıyoruz. Yani buralarda böyle olunca cezaevinde böyle olmasını da normal karşılıyorum açıkçası.

Teşekkür ediyorum ben.

Dediğim gibi, emeği geçen bütün arkadaşlar sağ olsunlar.