KOMİSYON KONUŞMASI

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, sayın Komisyon üyelerim; hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.

Tabii, mesleğin içinden gelen biz avukatlar pek çok sıkıntılar yaşıyoruz ve özellikle bilirkişilik müessesesiyle ilgili toplumun geniş kesimlerinin rahatsız olduğu iki temel mesele var ve bunu da bugün Sayın Hocamız ve değerli üyeler yeri geldikçe ifade ettiler.

Bunlardan bir tanesi, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hususlarda sıkça bilirkişilik müessesesine başvurulduğu aşikârdır ve bugün bilirkişilerin sayısıyla ilgili tartışmaları da yaptık ve adliye bölgelerinde çoğu zaman yeterli uzman bilirkişiye sahip olunamadığı ve başvurulamadığı da bilinen bir gerçektir. Bugün Türkiye'nin davalarının yüzde 50'ye yakınında hukuk bilirkişisine gidildiği de bir vakıadır yani bilirkişilik dosyalarının yarıya yakınında doğrudan ya da dolaylı olarak -hani usulden girip esastan bozma diye Anayasa Mahkemesinin bir uygulaması var- yani teknik bilgiden girip hukuki bilirkişi raporları alındığı da bir vakıadır. Yani özellikle iş davalarında "Kıdem tazminatı hesaplanıyor." bahanesiyle gönderilen dosyaların tamamı hukuki bilirkişilik olarak mahkeme yerine geçen bilirkişinin raporlarıyla doludur. Onun için bugün eğer 7.800 hâkim hukuk konularında bilirkişiye gitmediği takdirde çok ciddi anlamda bilirkişi dosyasında bir azalma söz konusu olacaktır. Yani 7.800 hâkim mesleki konularında bilirkişiye gitmek suretiyle görevlerini yapmıyorlar ve görevlerine giren hususlarda da biraz önce Sayın Bakanımın da ifade ettiği gibi pek çok bilirkişilik dosyası hukukçular elinde karara bağlanıyor. Onun için bu kanunla bir şekilde bilirkişilik müessesesi düzene girecek ve bir noktada hukuki konularda bilirkişiye gidilmemek suretiyle bilirkişilik masrafları ve yargılamanın üzerindeki masraflar azaltılmış olacak.

İkinci olarak da bilirkişilik meselesi bir meslek mi değil mi, bu meselede yoğunlaşılıyor. Bakınız, bugün bir bilirkişilik statükosuyla, yönetimiyle, oligarşisiyle yargıda karşı karşıyayız. Yani benim çok davamda tanık olduk. Bazen aynı mahkemeye düşen 5 tane davada tarafların biri aynı yani aynı tarafa karşı açılmış, farklı davacılar var ve ayrı bilirkişilere giden dosyaların yarısı taban tabana zıt istikamette karara bağlanıyor, bir rapor hazırlanıyor ve bunlarla ilgili de -o menfaat ilişkisine dayanan bilirkişi kararlarından bahsediyoruz- o menfaat ilişkisi zaman içerisinde deşifre oluyor. Nerede deşifre oluyor? Yargıtay incelemesi aşamasında bu hazırlanan raporların aslında özel gündemle farklı ilişkiler ağı içerisinde hazırlandığını da görüyoruz. Yani denetlenemeyen, hesap vermeyen kurumun bir şekilde oligarşiye, statükoya dönüşen ve bu yapacağımız yasal düzenlemelere rağmen maalesef biraz önce Hocamızın otuz yıldır çözülemeyen mesele olarak ifade ettiği meselenin yine çözülememe riskiyle karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz çünkü bu bilirkişilik müessesesi zaman içerisinde kendi iç dayanışmalarını sağlamak suretiyle bir şekilde yasanın öngördüğü o esbabımucibeyi, rasyoyu ortadan kaldırıcı, farklı bir organizasyon anlayışıyla bu yasaya karşı muhalefeti de ortaya koyacaklardır. Onun için yapılacak bu yasal düzenleme en azından adresi belli bir kurum tarafından denetlenmesi, incelenmesi, değerlendirilmesi, taban tabana zıt bu kararı veren, raporları hazırlayan bilirkişilerin bu raporlarındaki haksız, hukuksuz, temelsiz, dayanaksız raporları nasıl hazırladıklarını da takip etmek suretiyle bir düzen içerisinde kurumun işleyişini sağlayacağını düşünüyorum.

Yani özetle: Teknik meselelerde bilirkişiliğe başvurulmaması meselesi dirençle karşı karşıya kalacaktır ve bunun mutlaka bu yasal düzenlemeyle bir düzene sokulması yerinde bir düzenlemedir. İkinci olarak da bu hesap veremeyen bilirkişilik müessesesinin bir kurum tarafından denetlenmesi, en azından yüzlerce, binlerce menfaat anlayışı içerisinde bir rapor hazırlama mantığının geride bırakılması ve kurumun itibarının sağlanması da sağlanmış olacaktır.

Teşekkür ediyorum.