| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Bilirkişilik Kanunu Tasarısı (1/687) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 01 .06.2016 |
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, şimdi, aslına bakarsanız, biraz önce konuşan arkadaşımızın, uzman arkadaşımızın söylediği sözleri ben de dillendirmek üzere söz almıştım.
Burada bilirkişi tarifi yapılırken gerçekten de gerçek kişiye has, ona özgü bir dolu niteliklerden bahsolunuyor. Yasanın tamamında, metninde bunları görüyoruz. Sonrasında, bu durumun yukarıda, biraz önce oylanıp geçen özel hukuk tüzel kişisinin bilirkişilik yapabilmesi meselesiyle çeliştiğinin bir kez daha altını çiziyorum. Ama altını çizmem gereken bir başka husus daha var: Bu değişiklik önergesi, iktidar grubu hariç, tüm partilerden geldi. Evet, oyla olacak bunlar ama kaba oy gücüyle olmasın. Kaba oy gücüyle yapılan bu çalışmalar sonuçta buradan başlayarak ülkenin tamamına yayılan...
BAŞKAN - Hangisi, oyladığımız şey mi Necaticiğim, bundan evvelki oylanan mı?
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Ama burada müzakereye, istişareye ihtiyacımız var. Yani değilse, bu gerekçelerin karşısındaki karşı gerekçeleri öğrenmeye ihtiyacımız var. Yani burada siyasi bir tartışma yapmıyoruz. Onun ötesinde, gerçekten de tamamıyla mesleğin içinden gelen arkadaşlar olarak, her birimiz yirmi beş, otuz, kırk yılını geçirmiş arkadaşlar olarak bu kaygılarla bunu konuşuyoruz ve genel gerekçedeki tüm hususlara birlikte katıldığımızı söylüyoruz, onu bir nebze olsun giderecek bir arayış içinde olduğumuzu biliyoruz, bunlarda mutabıkız. İşte bu defa da gerçekten de hayatın her alanının rant kapısına dönüştürüldüğü bir süreçte adaletin de benzer bir anlayışla ele alınmasının doğru olmadığını burada ben de tarihe not düşüyorum. Dolayısıyla, harçlardan başlayarak, yeni bir kazanç kapısı, yeni bir çalışma alanı, yeni bir sektör oluşturarak...
BAŞKAN - Yani "tüzel kişilik" olmasın mı?
NECATİ YILMAZ (Ankara) - ...bunun dizaynını da diğer tüm işlerde olduğu gibi, yürütmenin üzerinden şekillendirecek, bugün değilse bile yarın küçük değişikliklerle yapacak bir sürecin önünün açıldığını düşünüyorum. Tüm bu düşüncelere nereden erişiyoruz? Yaşadıklarımızdan erişiyoruz. O nedenle, bir kez daha, bunları değiştirme olanağımız var, tasarının tamamı hakkında yapacağımız oylamada, Genel Kurulda yapacağımız oylamada buna uygun şekilde bundan sonraki önergeleri ele alışımızda bu eksiklikleri gidebiliriz.
Yine, bu durum her bir başlıkta bir çelişki daha yaratıyor. (4)'üncü fıkrada diyor ki: "
Bilirkişi, kendisine tevdi olunan görevi bizzat yerine getirmekle yükümlü olup, görevinin icrasını kısmen yahut tamamen başka bir kimseye devredemez." O kişi kim? Yahu, tüzel kişi kendisini sonuçta nihayetinde bir gerçek kişiyle somutlayacak, bunu o kurumsallığın kendisi yapmayacak. Dolayısıyla, üstü kapalı da olsa, örtülü bir devrediş var zaten. Peki, şöyle bir şey mi olacak: Sürekli içindeki unsurları değiştirerek yani bileşenlerini değiştirerek, çalışanlarını değiştirerek aynı işi yapmış olmayacak mı? Dolayısıyla, burada güven duyulan, itibar sağlanan kişi, içindeki kişilerin faaliyetiyle belli değil mi? Böylesine kurumsallaşmış yapılarımız mı var bizim, markalaşmış? Yok öyle bir şey de. Dolayısıyla, o kişiler oradan ayrıldıkları zaman tüzel kişilik de o özelliğini kaybedecek, önceki dönemdeki yapmış oldukları çalışmaların referansıyla eksik olan döneme yine dosya vermiş olacağız. Dolayısıyla, bu, sürekli kendi içinde sorun üreten bir durum bence. Bu temel meseleye bir kez daha dönmemiz lazım ve gerçekten de buradan başlayarak, Genel Kurulda devam etmek üzere, karşılıklı birbirimizi anlayan ve kaygılarımızı yanıtlayan bir çalışmaya ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.
Teşekkür ederim.