DİLEKÇE KOMİSYONU - TARİHÇE

Bireylere dilekçe hakkının tanınması ve bu hakkın önemseniyor olması, o ülkenin rejimi hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar. Dilekçe hakkının ilk kullanılışı hakkında elimizde herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte, bu hakkın, yönetilenlerle yönetenler arasındaki ilişkinin geçmişi kadar eski olduğu varsayılmaktadır.

Cumhuriyet Öncesi Dönem

Osmanlı'da dilekçe hakkının kullanımında geleneksel biçimi ile İslâm hukukunun ve siyaset prensiplerinin etkili olduğu bilinmektedir.

Osmanlı döneminde "dilekçe" deyimi yerine "arz-ı hal" ve "istidaname" deyimleri kullanılırdı. Osmanlılarda merkezde, halkın dilek ve şikayetlerini sunabileceği, zulme uğrayan, hakkını alamayan herkesin başvurma ve sığınma hakkının bulunduğu "Divan-ı Hümayun’un kapıları, prensip olarak herkese, her türlü müracaata açıktı. Burada, padişahın kendisi ve icraatları da rahatlıkla şikayete konu olabilirdi. Dilek ve şikayetler, merkezde tutulan "Şer'iye Sicil Defteri”ne kaydedilirdi.

Osmanlı Devleti'nin ilk zamanlarından itibaren, halkın dilek ve şikayetleri Divan' da görüşülüp karara bağlanırdı. Teşkilat tarihimiz açısından Divan, padişah huzurunda davaların görüldüğü meclis demekti. "Divan" başlangıçta her gün, sonraları cumartesi, pazar, pazartesi ve salı günleri toplanırdı. Çok önemli ve acele işlerde, padişahın huzurunda herkesin ayakta durduğu bir "Ayak Divanı" kurulurdu. Divan'da; önce iç ve dış olağan siyasi işler görüşülüp karara bağlanır, sonra başvuruların görüşülmesine geçilirdi. Divan'a başvuru konusunda herhangi bir sınırlama söz konusu olmayıp, ülkenin her neresinde olursa olsun, devletin herhangi bir faaliyetinden dolayı hakkı ihlal edilenler (valilerden, askeri görevlilerden, kadılardan, vakıf yöneticilerinden zulüm ve haksızlık görenler, mahalli kadılarca haklarında yanlış hüküm verilenler) dil, din, ırk, sınıf farkı gözetilmeksizin doğrudan Divan'a başvurabilirlerdi.

Divan-ı Hümayun'un çalışmalarının hazırlanması ve yürütülmesi işleriyle görevli önemli kişilerden biri "Nişancı" idi. Divan'a gelen şikayetleri konularına göre ayırarak, görüşülmeleri için Divan gündemine almak Nişancı'nın görevleri arasındaydı. Divan-ı Hümayun'un, yürütme ve idari alanda, padişah adına kullandığı sayısız yetkileri bulunmakta idi. Bunlardan biri de, kendisi atamış olsun ya da olmasın, her rütbe ve derecedeki kamu görevlisini denetlemek, bu konudaki şikayetleri dinlemekti. Divan'ın, ayrıca ülkedeki tüm yargı örgütünü denetleme yetkisi bulunmaktaydı; bu yetkisini bazen halktan gelen şikayetler üzerine, bazen de kendiliğinden gönderdiği müfettişler aracılığıyla kullanırdı.

İstanbul ve çevresinde zulümden yakınanlar yazılı ya da sözlü olarak Divan'a doğrudan başvurabilirler; taşradakiler ise, bu konuda hazırladıkları bir dilekçeyi mahkeme siciline kaydettirdikten sonra kendilerine en yakın kadıya verirlerdi. Kadı, dilekçeyi Divan-ı Hümayun'a gönderir ve oradan gelecek karara göre gerekeni yapardı. Görüldüğü gibi Divan'a başvuruda kesin bir yol öngörülmemişti. İsteyen yazılı, isteyen de sözlü olarak Divan'a gelip yakınmada bulunabilirdi. Türkçe bilmeyen tebaaya ise Divan'da bulunan tercümanlar yardımcı olurdu.

Arz- ı haller (arzuhâller) daha çok arzuhalciler tarafından yazılırdı. Halkın şikayetlerine ilişkin dilekçeleri yazan kişiye 'Arzuhalci' denilirdi. Arzuhalcilik müstakil bir meslekti. Bunların başında 'Arzuhalci Başı7 bulunurdu. Arzuhalci olmak için sağlam ve güvenilir bir hüviyete sahip olmanın yanı sıra Hüsn'ü Hat'ı sağlam ve devletin kanun ve nizamlarına vakıf olmak gerekmekteydi. 1876 yılına kadar, milletin dilek ve şikayetlerinin iletilmesi yukarıda anlatılan şekilde gerçekleşti.

Ülkemizde dilekçe hakkı, ilk anayasamız olan Kanun-i Esasi (1876) ile ifade buldu. Kanun-i Esasi'nin dilekçe hakkına ilişkin 14. maddesinde, vatandaşların yalnızca şikayetlerinden söz ediliyordu. Dilekleriyle ilgili bir ayrıntı bulunmazken, 14. maddenin yanında, 52. maddede dilekçe hakkını düzenleyen hükümlere yer veriliyordu:

Madde 14: Tebaai Osmaniyeden bir veya birkaç kişinin gerek şahıslarına ve gerek umuma müteallik olan kavanin ve nizamata muhalif gördükleri bir maddeden dolayı işin merciine arzuhal verdikleri gibi Meclisi Umumiye dahi müddei sıfatile imzalı arzuhal vermeğe ve memurinin efalinden iştikaye selahiyetleri vardır. " (23 Aralık 1876 Kanun-i Esasi)

O günkü devlet anlayışı ve yapısı içinde Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda dilekçe komisyonunun kurulması ve vatandaş isteklerine önem verilmesi, demokratikleşme yönünden önemli bir adım sayılmıştır.

Osmanlı Meclisi Mebusanı'nda kullanılan Hey'eti Mebusan Nizamname-i Dahili'sinde, "Encümenlerin Teşekkül ve Vazifeleri" başlığı altında dilekçe komisyonunun kuruluş ve çalışma usulleri düzenlenmiştir. Vatandaşların dilekçeleri bu komisyon tarafından incelenmiş ve sonuçlandırılmıştır.

 

Cumhriyet Dönemi

I) İstida Encümeni (23 Nisan 1920 - 2 Mayıs 1927)

23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışını takip eden ilk günlerde, TBMM'de kurulan encümenler arasında, İstida Encümeni (Dilekçe Komisyonu) de oluşturuldu. Bu komisyon, TBMM'ye gönderilen istidaları inceleyip karara bağlardı. Bu dönemde dilekçelerle ilgili kararlar özel defterlere geçirilirdi. Daha sonra İstida Encümeni kararları "Haftalık Mukarrerat Cetveli" adı ile her cumartesi günü bastırılarak neşredildi.

1921 Tarihli Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'nda dilekçe hakkına dair bir hüküm bulunmamaktadır. 1921 Anayasası çok kısa ve olağanüstü bir devre ait olduğundan, hazırlanışında günün şartları gereği, ferdi haklara pek yer ver ilmemiştir. Ancak 1921 Anayasası'nda, 1876 Anayasası hükümlerinin kaldırıldığına ilişkin bir hüküm bulunmadığından, dilekçe hakkını düzenleyen 1876 Anayasası hükümleri geçerliliğini korumuş, TBMM'ye sunulan dilekçelerin eski uygulamaya göre incelenmesine devam edilmiştir.

1924 tarih ve 491 Sayılı Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'nun 82. maddesi dilekçe hakkını düzenliyordu:

"Madde 82: Türkler gerek kendileri, gerek kamu ile ilgili olarak kanunlara ve tüzüklere aykırı gördükleri hallerde yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne tek başlarına veya toplu olarak haber verebilir ve şikayette bulunabilirler. Haber veya şikayeti alan makam kişi ile ilgili başvurmaların sonucunu dilekçiye yazılı olarak bildirmek ödevindedir. "

1924 Anayasası'ndaki dilekçe hakkının tanımı, 1876 Kanun-i Esasi'nin 14. maddesindeki ve 1961 Anayasası'nın 62. maddesindeki tanımlamaya benzer nitelikteydi. 1924 Anayasası'ndaki dilekçe hakkına "ihbarlar” da dahil edilmişti. Ayrıca "merciine müracaatı ve şahsa ait olarak vuku bulan müracaatların neticesinin müstediye (dilekçiye) tahriren (yazılı olarak) bildirileceği" hüküm altına alınmıştı.

II) Arzuhal Encümeni (2 Mayıs 1927 - 3 Kasım 1928)

2 Mayıs 1927 tarihinde TBMM Dahili Nizamnamesi yürürlüğe girdi. Nizamname'nin 22. maddesine göre kurulması gereken encümenler arasında 25 aza ve 2 muvazzaf katipten teşekkül eden Arzuhal Encümeni de vardı. Encümen Başkanlık Divanı; reis, muamele memuru ve katipten oluşuyordu. Encümenin ve başkanlık divanının çalışma usul ve esasları Dahili Nizamname'nin 50. ve 59. maddelerinde düzenlendi. Bu döneme ait Arzuhal Encümen Kararları "Arzuhal Encümeni Mukarrerat Cetveli" adı altında bastırılarak her cumartesi günü TBMM azalarına dağıtılırdı.

14 Kasım 1925'ten 26 Mayıs 1928 tarihine kadar, İstida Encümeni kararları Osmanlı Türkçe'si ve Arap Alfabesi ile yazılmıştır. Bu kararlara ilişkin Mukarrerat Cetvelleri 4 cilt altında toplanmıştır. İstida Encümeni, 1925-1928 yılları arasında 1.359 istidayı (dilekçeyi) inceleyerek karara bağlamıştır.

Arzuhallerde; arzuhal verenlerin adı, sanı ve oturdukları yerin belirtilmesi şarttı.

Arzuhallerbirkaç arzuhalci tarafından beraber verilebilirdi. Bu takdirde, birinin oturduğu yeri adres göstermesi yeterliydi.

Arzuhaller Osmanlı Türkçe'si ile yazılır ve bugünkü anlamda açık adres bulunmazdı.

Vatandaşlartarafından Makamı Riyaset'e (Meclis Başkanlığı’na) verilen arzuhaller, incelenmek üzere Arzuhal Encümeni'ne havale edilirdi.

Encümen, kendisine havale edilen arzuhalleri inceledikten sonra gerek gördüğü takdirde, görüşünü almak üzere ilgili vekalete ve encümene gönderirdi. Arzuhallerle ilgili kararlar, vekaletten alınan mütalaa yazısı dikkate alınarak verilirdi.

Encümence alınan karara, ancak mebuslar bir ay içerisinde itiraz edebilirdi. Kesinleşen kararlar, bir müddet sonra arzuhal verenlere anlatılırdı.

III) Dilekçe Komisyonu (3 Kasım 1928 - 27 Mayıs 1960)

3 Kasım 1928'de, "Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun" un yürürlüğe girmesinden sonra, Arzuhal Encümeni Kararları yeni Türk harfleri ile düzenlenip basılmıştır.

1924 Anayasası'nın 82. maddesi ve 1927 yılında çıkarılan Dahili Nizamnamesi'nin 50. ve 59. maddelerine göre TBMM'ye gönderilen dilekçeleri inceleyip karara bağlamakta olan Dilekçe Komisyonu yanına 1948'de iki, 1950 ve 1952'de ikişer 'Geçici Dilekçe Komisyonu' eklendi. Gerekçesi, 1950 lere gelindiğinde dilekçe sayısında artma ve komisyonda birikme olmasıydı. Geçici Dilekçe Komisyonları altışar üye ile çalışmalarını sürdürüp birikmiş dilekçelerin incelenmesinde asıl komisyona yardımcı olmuştur. Bu komisyonlarda dilekçeler süratle incelenirken, sonuçları sahiplerine bildiriliyordu.

27 Mayıs 1960'tan sonra, 1924 Anayasası'nın bir çok maddesi 12 Haziran 1960 tarihinde Milli Birlik Komitesi tarafından çıkarılan geçici kanunla yürürlükten kaldırıldığı halde, dilekçe hakkını düzenleyen 82. madde yürürlükte kaldı.

IV) Milli Birlik Komitesi Dilekçe Bürosu (27 Mayıs 1960 - 26 Ekim 1961)

27 Mayıs 1960 - 26 Ekim 1961 tarihleri arasında görev yapan Milli Birlik Komitesi'ne gelen dilekçeler haber merkezinde toplanıp numaralandıktan sonra Dilekçe Bürosu'na teslim ediliyordu. Daha sonra sekreterlikçe, hükümete, Danıştay'a, mahkemelere ve Sayıştay'a gönderilmesi gereken dilekçelerin havalesi yapılarak, bu hususta dilekçe sahiplerine bilgi veriliyordu.

Milli Birlik Komitesi Sosyal İşler Komisyonu; emeklilik, maaş bağlanması, bir dersten tekrar sınav hakkı tanınması konularında "Atifet Kararları" verirken,"Özel Af" isteklerini atifet kararları kapsamında incelenecek değerde görmemiştir. Milli Birlik Komitesi'nin görev yaptığı müddet içinde Milli Birlik Sosyal İşler Komisyonu, 7000'den fazla dilekçeyi karara bağlamış ve altı adet haftalık karar cetveli yayınlamıştır.

V) Kurucu Meclis Dilekçe Komisyonu (6 Ocak 1961 - 3 Eylül 1961)

6 Ocak 1961 tarihinde toplanan Kurucu Meclis döneminde dilekçeler, İçtüzüğün 32. maddesi uyarınca oluşturulan Dilekçe Komisyonu'nda incelenerek karara bağlanmıştır. Kurucu Meclis Dilekçe Komisyonu, 11 üyeden oluşuyordu.

Kurucu Meclis Dilekçe Komisyonu:

Anlatımda eski kelimelere yer vermemiş,

Bazı kararlarında idarenin takdir hakkı gözetmiş,

İlgili kurumlardan zaman zaman temsilci çağırmış,

Kanun mevzuu olan dilekçeleri incelemeye almamış,

Adli, idari veya askeri yargı mercilerince usul veya esastan karara bağlanmış olan şikayetlerle ilgili olarak, komisyonca bir işlem yapılamayacağı yönünde karar almış,

1950-1960 yılları arasında verilmiş olan bir çok resen emeklilik işleminin kaldırılması yönünde karar almış,

Bazı kararları da kanuni sebeplere müstenit ve yerinde bularak, takdir hakkının istimalinde de bir isabetsizlik olmadığından, kabule şayan görülmeyen taleplerin reddine karar vermiş,

Atifet kararı verilmesi yönündeki istekleri ve daha önce komisyonca verilmiş olan atifet kararlarını da kanuni ve hukuki mesnedi olmadığı gerekçesiyle yerinde verilmiş kararlar olmadığından reddetmiş,

olduğu görülmektedir.

Kurucu Meclis Dilekçe Komisyonu, Milli Birlik Komitesi Sosyal İşler Komisyonu'nca verilmiş ve ilgili bakanlıkça yerine getirilmiş olan atifet kararlarını, o zamanki TBMM İçtüzüğü'nün 59. maddesi uyarınca karar cetvelinde yayınlanmasına karar vermişti.

8 Haziran 1961 ve 3 Eylül 1961 tarihleri arasında beş adet "Kurucu Meclis Dilekçe Komisyonu Haftalık Karar Cetveli" yayınlanmıştır.

Kurucu Meclis Dilekçe Komisyonu'nda dilekçe hakkı, " Vatandaşlar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, tek başlarına veya topluca, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir " şeklinde düzenlendi. (Anayasa'nın 62. maddesi. 9 Temmuz 1961 tarih ve 334 sayı.)

VI) Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi Dilekçe Komisyonları (3 Eylül 1961- 5 Ocak 1963)

1961 Anayasası'nın geçici 3. maddesi ile 1924 Anayasası'nın dilekçe hakkını düzenleyen 82. maddesi ve 1 Kasım 1956 tarihli Dahili Nizamname ile değişik 1927 tarihli Dahili Nizamname'nin Dilekçe Komisyonu'nun çalışmalarını düzenleyen 50. ve 59. maddeleri yürürlükte bırakılmıştır. TBMM'ye gelen dilekçeler, geçici bir süre için 1956 tarihli Dahili Nizamname hükümlerine göre incelenmiştir.

VII) Dilekçe Karma Komisyonu (5 Ocak 1963 - 30 Haziran 1981)

Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi'nde de adı geçen nizamname hükümleri uygulanmış, ancak daha sonra vatandaşların TBMM'ye dilekçeyle başvurabilmelerine ilişkin hususlar 140 Sayılı Kanun ile düzenlenmiştir. 140 Sayılı Kanun, 26 Aralık 1962 tarihinde kabul edilmiş ve 5 Ocak 1963 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Geçici 15. maddesi ile 1956 tarihli Nizamname hükümleri uyarınca kurulmuş olan Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi Dilekçe Komisyonları kaldırılırken, 1956 tarihli Dahili Nizamnamenin Dilekçe Komisyonu'nun çalışmalarına ilişkin 50. ve 59. maddelerinin yürürlüğüne son verilmiştir.

140 Sayılı Kanunun 1. maddesi; " Türk vatandaşlarının Millet Meclisi BaşkanIığı'na tek başlarına veya toplu halde gönderdikleri dilekçelerin, TBMM Dilekçe Karma Komisyonu'nda inceleneceğini " amirdir.

Türk vatandaşlarının TBMM'ye dilekçe ile başvurmaları ve dilekçelerinin incelenmesi ile karara bağlanmasının düzenlenmesine dair 140 sayılı Kanunla kurulan Dilekçe Karma Komisyonu, dilekçeleri TBMM adına incelemek ve karara bağlamakla görevliydi. Dilekçe Karma Komisyonu, Cumhuriyet Senatosu'ndan seçilen 7 ve Millet Meclisi'nden seçilen 18 üyeden oluşmaktaydı.

Karma Komisyon üyeliği, TBMM'nin diğer komisyonlarının üyeliğiyle bağdaşmamakta, üyeler Geçici Komisyonlara üye seçilebilmekteydi.

Dilekçe Karma Komisyonu Başkanlık Divanı; başkan, başkanvekili, sözcü (2) ve katip üyeden (2) oluşmaktaydı ve seçimi Karma Komisyon tarafından üye tam sayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla yapılmaktaydı. Başkanlık Divanı, ilgili bakanlığın görüşünü almak veya bir temsilci çağırmak suretiyle dilekçeleri incelerdi.

Dilekçe Karma Komisyonu'nda:

Vatandaşların gerek şahıslarına, gerekse kamuya ait, kanunlara ve tüzüklere aykırı gördükleri hususlar ile bir hakkın hak sahibine tanınmaması veya ihmale uğraması durumunda gönderdikleri dilekçeler ve dilekçe mahiyetindeki telgraflar kaydedilir ve dilekçe sahiplerine alındı varakası gönderilirdi.

Dilekçelerde uyulması gereken şekil şartları 140 Sayılı Kanun'un 3.maddesinde belirtilmişti. Dilekçeler bir Cumhuriyet Senatosu veya Millet Meclisi üyesi eliyle verilebilmekteydi. Kendisine dilekçe verilen üye, dilekçenin kendisi tarafından ver ildiğine dair not düşerek dilekçeyi imzalamak zorundaydı.

Adli, idari veya askeri kaza mercilerinden birinin kararına konu olan dilekçeler, ilgili mercilerden birinde inceleniyorsa ve adı geçen kaza mercilerine müracaatı ile kanun teklif veya tasarısına konu olmayı gerektiriyorsa, bu dilekçenin görüşülmeyeceği şeklinde karar veriliyordu.

Dilekçe, son kararı almaya yetkili bir idari merci tarafından henüz kesin bir karara bağlanmamış bir hususa aitse, dilekçe sahiplerine, Karma Komisyon tarafından yapılabilecek bir işlem olmadığı, yetkili idari makama başvurmaları gerektiğinin bildirilmesine karar verilirdi.

Dilekçe Karma Komisyonu Başkanlık Divanı, kararlarını bir cetvele geçirerek her hafta başı TBMM üyelerine dağıtır, dağıtımdan itibaren 10 gün içinde üyelerce itiraz olunmayan kararlar kesinleşir ve dilekçe sahip veya sahiplerine yazı ile bildirilirdi.

Karma Komisyon Başkanlık Divanı'nın, görüşülemeyeceğine karar verdiği dilekçelerden süresi içinde (10 gün) itiraza uğrayanlar ile görüşülemeyeceğine karar verilen dilekçeler dışında kalanlar, Karma Komisyon Genel Kurulu'na sevk edilirdi.

Genel Kurul, kendisine havale edilen dilekçeler in karar konusu olup olmayacağını inceler, ilgili bakanlıktan bilgi aldıktan sonra esas bakımından inceleyerek kararını verirdi. Kararın bir suretini bakanlığa, bir suretini de dilekçe sahiplerine; şayet dilekçe bir T B M M üyesi tarafından gönderilmişse o üyeye gönderilirdi.

Dilekçe Karma Komisyonu Başkanlık Divanı, Karma Komisyon Genel Kurulu'nda alınan kararları bir cetvelde yayınlayarak, Cumhuriyet Senatosu üyelerine, milletvekillerine ve bakanlara dağıtırdı.

Dilekçe Karma Komisyonu Genel Kurul kararları, itiraz gelmemesi halinde 30 gün içinde kesinleşirdi.

140 Sayılı Kanunun 13. maddesi, kesinleşmiş cezaların hafifletilmesi veya kaldırılması hakkındaki dilekçelerin kimler tarafından verilebileceğini belirledikten sonra, Komisyonca hazırlanan özel af kanunu teklifinin Millet Meclisi Başkanlığı'na sunulacağını ve bu teklifin 1961 Anayasası'nın 92. maddesi gereğince muamele göreceğini hükme bağladı.

Dilekçe Karma Komisyonu Genel Kurulu, geçmiş dönemde verilmiş çok sayıda res'en emeklilik kararının kaldırılması hakkındaki dilekçelerle, özel af dilekçelerini incelemiş ve çoğuna emeklilikle ilgili atifet kararları vermiştir.

Dilekçe Karma Komisyonu Başkanlık Divanı, yeni bir kanun çıkarılması, yasal düzenleme yapılması taleplerini içeren çok sayıda dilekçeyi; isim ve adresleri karşısında özetlerini belirtmek suretiyle tek karar cevaplandırırdı.

Aynı şekilde, son kararı almaya yetkili idari mercilerce henüz kesin bir karara bağlanmamış hususlarla ilgili dilekçelere de (Karma Komisyon tarafından yapılacak bir işlem olmadığı, dilekçelerle ilgili idari mercilere müracaat etmeleri gerektiğinin bildirilmesine), isim ve adresleri karşısında özetlerini belirtmek suretiyle, tek karar altında yanıt verdi.

Dilekçe Karma Komisyonu Genel Kurulu, 140 Sayılı Kanunun 5. Maddesine göre inceleyebileceği dilekçeler hakkında kararlar vermiş, ilk haftalık karar cetvelini 31.05.1963 tarihinde yayımlamıştır.

VIII) Dilekçe İnceleme Bürosu (30 Haziran 1981 - 21 Kasım 1981)

30 Haziran 1981 tarihinde yürürlüğe giren "Kurucu Meclis Hakkında Kanunla teşkil edilen Kurucu Meclis, Milli Güvenlik Konseyi ve Danışma Meclisi'nden oluşmaktaydı. Milli Güvenlik Konseyi ve Danışma Meclisi, görev sürelerince, çalışmalarını hazırladıkları içtüzük hükümlerine göre yürüttü.

Milli Güvenlik Konseyi'nin ilk günlerinde, TBMM'ye gelen çok sayıdaki dilekçeyi incelemek üzere bir "Dilekçe İnceleme Bürosu" kuruldu.

Büroda raportörlerce incelenen dilekçeler, önemine göre, Milli Güvenlik Konseyi'nin dilekçelerle ilgili bürosuna sunulur veya gereği için ilgili bakanlığa gönderilirdi. Bu uygulama Danışma Meclisi'nin göreve başlama tarihine kadar devam etti.

21 Kasım 1981 tarihinde yürürlüğe konulmuş olan Danışma Meclisi İçtüzüğü'nün, komisyonlarla ilgili 19. maddesinde Dilekçe Komisyonu'na yer verilmedi. Buradan, Danışma Meclisi'nin, görev yaptığı süre içinde TBMM'ye gönderilen dilekçeleri incelemediği sonucunu çıkarmaktayız. Ancak söz konusu süre içinde dilekçelerin Milli Güvenlik Konseyi tarafından incelenip incelenmediği, incelendi ise bunun yöntemi hakkında bir bilgiye bu araştırmada ulaşılamadı.

Dilekçe Komisyonu (7 Kasım 1983 - )

7 Kasım 1982 tarihinde yürürlüğe giren 1982 Anayasası'nda "dilekçe hakkı" "Siyasi Haklar ve Ödevler" bölümünün son maddesi olarak düzenlendi.

Anayasa'nın 74. maddesi şöyledir:

" Vatandaşlar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclis'ine yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileri ile ilgili başvurmaların sonucu, dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir. "

Vatandaşın en tabii hakkı olan dilekçe hakkı, 1982 Anayasası'nda 1961 Anayasasındaki şekli ile aynen alınmış, yalnızca bu hakkın kullanma biçiminin kanunla düzenleneceği şeklinde bir yeniliğe yer verilmiştir. Anayasanın 74. maddesinin son fıkrasında yer alan "Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir" amir hükmü karşısında, 1 Kasım 1984 tarihinde kabul edilen 3071 Sayılı "Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun" yürürlüğe konuldu.

7 Kasım 1982 tarihinde yürürlüğe giren yeni Anayasa, tek meclisli bir parlamento öngörmüş ve 95. maddesinde, " Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını kendi yaptığı İçtüzük hükümlerine göre yürütür " hükmü yer almıştır. Anayasa'nın Geçici 6. maddesinde ise, "İ çtüzüğün hazırlanıp yürürlüğe konulmasına kadar olan süreçte Mille t Meclisi'nin 12 Eylül 1980 tarihinden önce yürürlükte olan İçtüzüğü'nün Anayasaya aykırı olmayan hükümleri uygulanır " şeklinde hükümlere yer verilmiştir.

Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun 9. maddesi ile 26 Kasım 1962 tarih ve 140 Sayılı Kanunu yürürlükten kaldırırken, Geçici 1. maddesi ile de " TBMM'nin İçtüzüğünde gerekli değişiklikler yapılıncaya kadar, aynı Kanunun Dilekçe Komisyonunun çalışma esas ve usullerine ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunur " hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle, Dilekçe Komisyonu 16 Mayıs 1996 tarihine kadar çalışmalarını 140 Sayılı Kanun hükümlerine göre yürütmüş, 1973 tarihli İçtüzük'ün 115 ve 120. maddelerinde, bu tarihte yapılan düzenleme sonucu çalışma usul ve esaslarını belirlemiştir.

7 Kasım 1983 tarihinde yapılan seçimlerle oluşan yeni TBMM'de, komisyonların oluşmasından sonra, 15 üyeli Dilekçe Komisyonu'nun, 3 üyeden oluşan Başkanlık Divanı, 29.12.1983 tarihinde ilk toplantısını yaptı; alınan kararlar, 03.01.1984 tarihli ve 1 numaralı Dilekçe Komisyonu Başkanlık Divanı Haftalık Karar Cetveli'nde yayınlandı.

Komisyon bu tarihten itibaren çalışmalarını 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun' ve 'TBMM İçtüzük' hükümlerine göre yürütmektedir. Bu hükümlere göre, ilk defa alınan 10.10.1996 tarihli Başkanlık Divanı Kararları, 05.11.1996 tarihinde Dilekçe Komisyonu Başkanlık Divanı Haftalık Karar Cetveli'nde yayınlanmıştır.

TBMM, 16.05.1996 tarihine kadar olan çalışmalarını 12 Eylül 1980 tarihinden önce yürürlükte olan Millet Meclisi İçtüzüğü'ne göre yürüttü. 16.05.1996 tarihli ve 424 Sayılı TBMM Kararı ile kabul edilen 30 maddelik İçtüzük değişikliğinde, Dilekçe Komisyonu ile ilgili yeni düzenlemeler yer aldı.

03.10.2001 tarihinde 4709 Sayılı Kanun'la yapılan Anayasa değişikliği sırasında, dilekçe hakkını düzenleyen 74. maddede de değişiklik yapılarak, daha önceki uygulamalarda görülen boşluğu doldurmak üzere, yabancılara da dilekçe hakkı tanındı:

"Madde 74:(03.10.2001-4709) Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye'de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir.”

TBMM Genel Kurulu’nun 9 Ekim 2018 tarihli Birleşiminde görüşülüp kabul edilmiş bulunan 1200 sayılı TBMM Kararı ile; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Anayasaya uyum sağlanması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılmıştır. Söz konusu değişiklerde Dilekçe Komisyonunu ilgilendirenler şunlardır:

İçtüzüğün 21’inci maddesindeki değişiklikle; Dilekçe Komisyonu üyelerinin diğer komisyonlarda görev alabilmesine imkan sağlanmıştır.

116’ncı maddesindeki değişiklikle; kanun olarak düzenlenmelerinde toplumsal yarar görülen dilekçeler bilgi için Cumhurbaşkanlığına gönderilecektir.

118’inci maddesindeki değişiklik ile; Dilekçe Komisyonu Genel Kurulunca alınan kararlar gereği için Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanlara gönderilecektir.

119’uncu maddesindeki değişiklik ile; kesinleşen Dilekçe Komisyonu Genel Kurul Kararları, Cumhurbaşkanı yardımcılıklarına bildirilecektir.

120’nci maddesindeki değişiklikle; Cumhurbaşkanı yardımcılar kesinleşen Dilekçe Komisyonu Genel Kurul Kararları hakkında yaptıkları işlemi, bildiri tarihinden itibaren otuz gün içinde, Dilekçe Komisyonu Başkanlığına yazıyla bildirecektir.

 

Kaynak: Dilekçe Hakkı ve TBMM Dilekçe Komisyonu – 2005

(https://acikerisim.tbmm.gov.tr/bitstream/handle/11543/2314/200606756.pdf?sequence=1&isAllowed=y) (Erişim Tarihi: 20.01.2021)